Yakınları enkaz altında kalan depremzedeler yeni umutlar inşa ediyor

rüzgar gülü

Daimi Üye
Katılım
20 Şubat 2009
Mesajlar
10.973
Tepki
10.147
Puan
113
Yaş
43
Konum
istanbul
Murat, Sabri ve Nuran... Onlar, 11 yıl önce saatler 03.02'yi gösterdiğinde meydana gelen Marmara Depremi'nin mağdurları. Kimi eşini, kimi yeğenini kimi de geçim kaynağı olan işyerini bıraktı enkaz altında.

deprem2.jpg


Binlerce depremzede hâlâ yaşadığı acıların yasını tutarken, onlar yakınlarının acısını kalbine gömüp, yeni umutlar inşa etmeyi başardılar. Eşini kaybeden ve iki çocuğuyla enkazdan çıkarılan Nuran Zaim, önce ortaokulu bitirdi, sonra yaşadığı Değirmendere Yalı Mahallesi'nin muhtarı oldu. Murat Türkuğur, Yalova'da Motorize Arama Timi (MAT) kurdu. Sabri Karaçam ise artık arama kurtarma gönüllüsü. Yalova Mahalle Afet Gönüllüleri (MAG) başkanı olan Karaçam, her yıl binlerce kişiye deprem eğitimi veriyor.

Türkiye, 17 Ağustos 1999'da merkez üssü Gölcük olan 7,4 büyüklüğündeki depremle sarsıldı. Marmara Bölgesi'nde birçok şehri enkaza çeviren deprem sonrası 20 bin kişi hayatını kaybederken, 40 binin üzerinde kişi yaralandı. Depremin 11. yılında Gölcük ve Yalova'da yıkıntılar arasından başarıyla çıkan insanların hikayelerine kulak verdik. Onlardan biri de Murat Türkuğur. Depreme İstanbul'da yakalanmış. Gölcük'te yaşayan ablası, eniştesi ve yeğeninin göçük altında kaldığı haberini alınca yola çıkan Türkuğur, bazı yolların yıkık olması ve pek çok noktadaki trafik yoğunluğu nedeniyle enkaza geç ulaşmış. Uzunca bir mesafeyi yürüyerek kat ettiğini anlatan Türkuğur, "Moloz yığınını elimize geçen demir parçalarıyla, zaman zaman da ellerimizle kazıp önce ablamı, sonra eniştemi yaralı olarak çıkardık. Ancak 4,5 yaşındaki yeğenim için geç kalmıştık." diyor. Depremde yaşadığı sıkıntıyı bir türlü unutmayan ve çözüm yolları için kafa yoran Türkuğur'un aklına, tıkanmış yolları ve engelleri en kolay motorla aşabilecekleri fikri gelmiş. Aynı zamanda motosiklet tutkunu olan Türkuğur, 2007 yılında Yalova Valiliği bünyesinde toplanan Kent Konseyi'nde Motorize Arama Timi'ni gündeme getirmiş. Projesi beğenilen Türkuğur, ertesi gün kendi gibi deprem mağduru olan 18 kişiyle "Motorize Arama Timi"ni kurmuş. Muhtemel bir felakette Türkuğur'un timi, şehir içindeki tüm tıkanmış yolları tespit edecek, acil kan, doktor veya malzeme yetiştirilmesi gerektiğinde devreye girecek. Dünyaca ünlü motor ustalarından ileri sürüş teknikleri ve ilkyardım eğitimi de alan ekip üyeleri, gerektiğinde arama kurtarma çalışmalarına da katılacak.

54 yaşındaki Sabri Karaçam, 1983 ve 1992 Erzincan Depremi'ni yaşamış. Süt ürünleri imalatıyla uğraşan Karaçam, Erzincan'ın sözü geçen esnaflarından biriymiş. 1992'de depremde enkazda kalan amcası, geç müdahale nedeniyle kurtarılamamış. Kendisine ait pastane ve üretim merkezleri de yerle bir olmuş. İki çocuk babası Karaçam, çareyi Yalova'daki baba evine gelmekte bulmuş. Karaçam, bu kez de 1999 Marmara Depremi'ne yakalanmış. Canlarına zarar gelmemiş ama ikinci kez büyük emeklerle kurduğu ekmek teknesi yıkılmış. Erzincan Depremi'nden kurtarma operasyonlarına alışık olan Karaçam, depremin ilk dakikalarında sokağa çıkıp panik içindeki komşularını sakinleştirmiş, arama kurtarma çalışmalarına katılmış. Mahalle Afet Gönüllüleri (MAG) timi kurulduğunda ise başkanlık koltuğuna oturmuş. Ev hanımları, emekli öğretmen, hemşire ve avukatların yer aldığı mahalle timleri 8 mahallede 260 gönüllüyle çalışıyor.

Nuran Zaim, Marmara Depre-mi'ni Gölcük'te yaşayanlardan. O gece yıkılmak üzere olan evlerinden iki çocuğuyla birlikte güçlükle çıkarılmış. Eşi Rasim ise açılış için gittiği arkadaşının kulübünde yakalanmış depreme. Denizin yuttuğu işletme ve 30 kişiyle birlikte eşini de kaybetmiş Nuran Zaim. 9 gün boyunca eşinin öldüğü saklanmış kendisinden. Acı haberi alınca dünyası kararmış. O günü anlatırken, "45 saniyede tüm değerlerimi, eşimi, çocuklarımın babasını, sevgimi, aşkımı toprağa gömdüm." diyor. 3 ve 6 yaşında olan iki erkek çocuğuyla dul kalan Zaim, ailesinin de desteğiyle acısını hafifletmeye çalışmış. Çocuklarına yıllarca hem annelik hem de babalık yapan Zaim, mahalle muhtarının yanında çalışmaya başlamış. İlkokul mezunu olan Zaim, dersleri kötü giden çocuklarına da örnek olmak vesilesiyle açık öğretimden ortaokulu bitirmiş. Bir yıl sonra da muhtarlık koltuğuna oturan Zaim, şimdi liseye devam ediyor. Üniversite hayali kuran Zaim, "Ölümden artık korkmuyorum, Rabb'im hakkımızda ne yazdıysa o olur." diyor.

Bütün hayatını depreme göre planlıyor: Artık korkmuyorum

Binlerce insanın hayatını kaybettiği 17 Ağustos depreminin üzerinden tam 11 yıl geçti. Depremin şiddeti ve sonrasında meydana gelenler o kadar büyüktü ki felaketten doğrudan zarar görmeyenlerin bile hayatı değişti. Depreme İstanbul'da yakalanan ve çocuklarını kaybetme korkusu yaşayan Saadet Alıcı da bu kişilerden biri. Hayatını tamamen depreme göre düzenleyen Alıcı, evinde mutfak tüpünü zincirlemekten cam eşyaların arasına keçe koymaya kadar bütün tedbirleri alıyor. Aynı zamanda Kandilli Rasathanesi deprem eğitmeni ve Felakette Acil Yardım Derneği başkanı da olan Alıcı, "Depreme karşı evde alınabilecek bütün tedbirleri aldım. Artık depremden korkmuyorum. Elimden geleni yaptım, gerisi takdir-i İlahi." diyor.
Saadet Alıcı, depremde herhangi bir yakınını kaybetmemesine rağmen deprem korkusu nedeniyle evini sadeleştirip, abartılı tedbirlerle evini depreme güvenli hale getiriyor. Aynı zamanda yaklaşık 20 bin kişiye de deprem eğitimi veriyor. Anlattıklarını hayatına da uygulayan Alıcı, "Öncelikle dolaplarımı duvara sabitledim. Deprem çantası her zaman çocuklarımın başucundadır. Masanın üzerinde bulunan bütün eşyaları deprem mumuyla masaya yapıştırdım. Mutfak eşyalarını sabitledim ve mutfak tüpünü zincirleyerek devrilmesini önledim. Bir kavanoz içinde çocukların kimlik bilgileri, iletişim bilgileri ve düdük bulunduruyorum." diyor. Alıcı, çok az maliyetli malzemelerle depremde yaralanma ve sakatlanmaların azalacağını söylüyor.

5 bin kişi kirası düşük diye hasarlı binalarda oturuyor

Depremin üzerinden 11 yıl geçmesine rağmen Sakarya'da orta hasarlı binaların güçlendirilmesi tamamlanamadı. Şehirde halen bin 356 orta hasarlı konut onarılmayı bekliyor. Yasak olmasına rağmen 5 bini kişi sağlam konutlara göre kirası düşük olan bu evlerde oturmaya devam ediyor. Hasarı alçı, sıva ve boya ile kapatılan binalar, dışarıdan oldukça güvenli bir görünüme kavuşturuluyor. Şehirde hangi binanın orta hasarlı olduğunu kestirebilmek güç. Ancak bu, resmi kayıtlardan anlaşılabiliyor. Bu binalar depremi yaşamamış il dışından gelen memurlar, mevsimlik işçiler ile üniversite öğrencilerine iyi bir fiyattan kiralanıyor. Çok katlı hasarlı konutlar az katlı hasarsız konutlara oranla daha ucuz olduğu için büyük ilgi görüyor.

Sakarya Valiliği'nden edinilen bilgiye göre orta hasarlı konutlardan 339'u onarım ruhsatı almasına rağmen, onarım tamamlanamadı. 967 konut ile ilgili hiçbir onarım işlemi yapılmadı.

Adapazarı İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Hüsnü Gürpınar, orta hasarlı ve çok katlı hasarsız gibi görünen binaların çok büyük bir risk oluşturduğunu söylüyor. Sakarya Barosu avukatlarından Bilal Işık ise hasarlı konutlarda oturulmasına göz yuman yetkililerin açıkça suç işlediğini dile getiriyor.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst