Yarım bir hayat:
Ciğerlerimde oksijen yerine yarım bir hayat dolanıyor. Dolandıkça artıyor sancısı içimin. yükler konuluyor ağır ve acıtıcı yükler..kaldırabilmeme engel hayatı.
Sıkışıp kaldığım kafesin parmaklıklarını aralayacak oluyor birileri, hafif açıyor; nefes alıyorum, ümitleniyorum, gidebilirim, uçabilirim diyorum adımlarımı yerden öteye doğru uzatırken. Kıpırdanıyor kalbim, çırpınıyor heyecanla. Yapabilirim diyorum ümitle yürü bir adım bir adım daha uçabilirsin diyorum. Ve tam kafesin önüne geldiğimde ayaklarım gitmiyor öteye. Düşüyorum. Kim bağladı adımları mı? Ben mi? ne zaman ve neden?
Korkular mı bağlattı adımlarımı, şimdi istesem de uçamıyorum, çıkamıyorum bu kafesten ben.
İçim acıyor diyor birileri. Biliyorlar mı gerçekten nasıl acır insanın içi. Bilmiyorlar. Hani kocaman bir kayayı koyarlar ciğerlerinin üzerine kıpırdayamazsın. Kıpırdasan nefesin kesilir, öyle kalırsın. Ve sonra alırlar kayayı üzeriden, dön derler, kıpırda, yaşa, derin nefes al. Oysa çoktan kırılmıştır içinin nefesleri. Bir nefese bakmaktadır artık kemiklerinin seni kesmesi. Bilmiyorlar. Hayatları o kadar kolay nefes almaya ayarlı ki insanların bir nefesin kıymetini bilmiyorlar. Boğazından sarkıtılan borulara tutunmanın anlamını yaşamadan göremiyorlar. Dakikalarca çırpınmanın, çırpındığın halde boğazından aşağıya uğramayan havanın kıymetini bilmiyorlar.
Bakıyorlar, okuyorlar, acıyorlar ama anlamıyorlar. İçleri acıyor mu sahi? Acıyorsa nasıldır onların ki?
Uzanmalıyım…
Sere serpe, kaygısız uzanmalıyım uykunun kollarına. Kafamda hiçbir kelime virajlara takılıp kalmamalı. Hiçbir rüya kapımı çalmamalı. Uyumalıyım. Düşüncesiz, yersiz, yurtsuz, sevgisiz uyumalıyım. Kaç dakika süreceği önemli değil ama uyumalıyım. Gözlerim alev alev. Nefes alırken sökülüyor yerinden ciğerlerim. kaç yıl geçti üzerinden unutmuşum sancısını. Şimdi yeniden yeniden yaşıyorum. Kalbim hızla atıyor nefesim hızla gelip gidiyor. Dakikalar yavaş… Dakikalar acıtıcı…
Bakıyorlar yüzüme acıdan iz yok. Öyleyse acımıyor kimsenin içi! Bakıyorlar bana; bende onlara
Sahi acır mı insanın içi?
(alıntı)
Ciğerlerimde oksijen yerine yarım bir hayat dolanıyor. Dolandıkça artıyor sancısı içimin. yükler konuluyor ağır ve acıtıcı yükler..kaldırabilmeme engel hayatı.
Sıkışıp kaldığım kafesin parmaklıklarını aralayacak oluyor birileri, hafif açıyor; nefes alıyorum, ümitleniyorum, gidebilirim, uçabilirim diyorum adımlarımı yerden öteye doğru uzatırken. Kıpırdanıyor kalbim, çırpınıyor heyecanla. Yapabilirim diyorum ümitle yürü bir adım bir adım daha uçabilirsin diyorum. Ve tam kafesin önüne geldiğimde ayaklarım gitmiyor öteye. Düşüyorum. Kim bağladı adımları mı? Ben mi? ne zaman ve neden?
Korkular mı bağlattı adımlarımı, şimdi istesem de uçamıyorum, çıkamıyorum bu kafesten ben.
İçim acıyor diyor birileri. Biliyorlar mı gerçekten nasıl acır insanın içi. Bilmiyorlar. Hani kocaman bir kayayı koyarlar ciğerlerinin üzerine kıpırdayamazsın. Kıpırdasan nefesin kesilir, öyle kalırsın. Ve sonra alırlar kayayı üzeriden, dön derler, kıpırda, yaşa, derin nefes al. Oysa çoktan kırılmıştır içinin nefesleri. Bir nefese bakmaktadır artık kemiklerinin seni kesmesi. Bilmiyorlar. Hayatları o kadar kolay nefes almaya ayarlı ki insanların bir nefesin kıymetini bilmiyorlar. Boğazından sarkıtılan borulara tutunmanın anlamını yaşamadan göremiyorlar. Dakikalarca çırpınmanın, çırpındığın halde boğazından aşağıya uğramayan havanın kıymetini bilmiyorlar.
Bakıyorlar, okuyorlar, acıyorlar ama anlamıyorlar. İçleri acıyor mu sahi? Acıyorsa nasıldır onların ki?
Uzanmalıyım…
Sere serpe, kaygısız uzanmalıyım uykunun kollarına. Kafamda hiçbir kelime virajlara takılıp kalmamalı. Hiçbir rüya kapımı çalmamalı. Uyumalıyım. Düşüncesiz, yersiz, yurtsuz, sevgisiz uyumalıyım. Kaç dakika süreceği önemli değil ama uyumalıyım. Gözlerim alev alev. Nefes alırken sökülüyor yerinden ciğerlerim. kaç yıl geçti üzerinden unutmuşum sancısını. Şimdi yeniden yeniden yaşıyorum. Kalbim hızla atıyor nefesim hızla gelip gidiyor. Dakikalar yavaş… Dakikalar acıtıcı…
Bakıyorlar yüzüme acıdan iz yok. Öyleyse acımıyor kimsenin içi! Bakıyorlar bana; bende onlara
Sahi acır mı insanın içi?
(alıntı)