Yaşanmamış Sayılan Anılar
Mehmet Tepebaşı
12 Eylül her şeyi öyle savurmuş, öyle dağıtmıştı ki, yaşanan şeylere, toplu-mun en politik insanları bizler bile şaş-kınlıkla bakıyorduk. Her mahalle, işyeri 12 Eylül tarafından resmen örgütlendi-riliyordu… Dile kolay, aylardır yalnızca ölüm, yakalanma, hepsinden önemlisi de salkım salkım çözülme haberleri alı-yorduk. Yalnızca haber almıyor, bizzat yaşıyorduk. En tanıdıklarımız, yoldaşla-rımız, amansızca sürdürülen sürek avla-rında teker teker yakalanıyor, öldürülü-yor, işkenceden geçiriliyor ya da kaybe-diliyordu. Gazeteler, radyolar, televiz-yonlar yakalanmaları, öldürülmeleri, idamları bir bayram havasında verir-ken, bunun karşısında hiçbir şey ya-pamadan öylece oturmak, onları din-lemek, üstelik o anda bile yalnızca kendi güvenliğini düşünmek zorunda olmak kahrediyordu bizi.”
Yirmili yaşlarda devrimci bir genç… 12 Eylül darbesinin hemen ertesi… Türkiye’deki askeri diktatörlüğe karşı ‘bir şeyler’ yapabilmek için toplanmış devrimcilerin Suriye’de kurduğu kamp… Tartışmalar, hesaplaşmalar… Filis-tinlilerle ilişkiler… Tükenmeyen umutlar, sonrasında büyük hayal kırıklıkları…
12 Eylül sonrasının en karanlık günlerini olanca çıplaklığıyla anlatan sarsıcı bir tanıklık…
Mehmet Tepebaşı
12 Eylül her şeyi öyle savurmuş, öyle dağıtmıştı ki, yaşanan şeylere, toplu-mun en politik insanları bizler bile şaş-kınlıkla bakıyorduk. Her mahalle, işyeri 12 Eylül tarafından resmen örgütlendi-riliyordu… Dile kolay, aylardır yalnızca ölüm, yakalanma, hepsinden önemlisi de salkım salkım çözülme haberleri alı-yorduk. Yalnızca haber almıyor, bizzat yaşıyorduk. En tanıdıklarımız, yoldaşla-rımız, amansızca sürdürülen sürek avla-rında teker teker yakalanıyor, öldürülü-yor, işkenceden geçiriliyor ya da kaybe-diliyordu. Gazeteler, radyolar, televiz-yonlar yakalanmaları, öldürülmeleri, idamları bir bayram havasında verir-ken, bunun karşısında hiçbir şey ya-pamadan öylece oturmak, onları din-lemek, üstelik o anda bile yalnızca kendi güvenliğini düşünmek zorunda olmak kahrediyordu bizi.”
Yirmili yaşlarda devrimci bir genç… 12 Eylül darbesinin hemen ertesi… Türkiye’deki askeri diktatörlüğe karşı ‘bir şeyler’ yapabilmek için toplanmış devrimcilerin Suriye’de kurduğu kamp… Tartışmalar, hesaplaşmalar… Filis-tinlilerle ilişkiler… Tükenmeyen umutlar, sonrasında büyük hayal kırıklıkları…
12 Eylül sonrasının en karanlık günlerini olanca çıplaklığıyla anlatan sarsıcı bir tanıklık…