İnsan çocuğundan öğrenir mi?
Öğreniyor…
Eğer bunu fark edebilecek kadar şanslıysan, algılarının açıklığı oranında çocuğundan öğreniyorsun.
Çünkü onlar saf ve temiz geliyorlar dünyaya.
Bozulmadan, aile-toplum-okul üçgeni onları bozmadan, sosyal maskeler onları ele geçirmeden bu iletişimden faydalanabilirsiniz.
Komik gelebilir ama onlar en büyük öğretmenlerimiz.
Bu öğreti daha anne karnında başlıyor.
Doğmamış çocuğunuz size yavaşlamanız gerektiğini hatırlatıyor.
“ Yavaşla anne…
Beni duy…
Beni hisset…
Hayatın koşturmacasına ara ver ve bana zaman ayır…
Birlikte bir bütün olalım ve kendimize zaman ayıralım…”
Bu çağrıya uyan anneler çok daha sağlıklı ve huzurlu bir gebelik dönemi geçiriyorlar.
Tabii, buna direnenler de olmuyor değil. Onların hep bir bahanesi var. En büyük bahane iş hayatı. Hep bir yerlere yetişmeli, hep bir şeyler başarmalı. Durdukları anda sanki kendileri ile yüzleşmekten korkuyorlar. Kendilerine zaman kalmadıkça, ne hissettiklerini sorgulamak zorunda kalmıyorlar.
Oysa birçok şehir yorgunu insan, yorgunluğun getirdiği stresten kurtulup yeniden kendilerini hissedebilmek için, değişik gruplara dünya para harcıyolar. Spor salonları, yoga merkezleri, meditasyon grupları, nefes çalışmaları şehrin stresinden kurtulmaya çalışan bu insanlarla dolu.
Oysa sizin en büyük rehberiniz içinizde…
Dinlerseniz…
Önemserseniz…
Vakit ayırırsanız…
En büyük öğretmen içinizde…
“ Yavaşla anne” diyor;
“ Yavaşla anne..
Duy beni…
Telefonu kapat, televizyonu kapat…
Sadece bana odaklan…
Birlikte sağlıklı beslenelim…
Birlikte spor yapalım…
Birlikte nefes alalım…
Birlikte rahatlayalım…
Birlikte gevşeyelim…
Sen ve ben bir takımız…
Doğumuma birlikte hazırlanalım…
Yavaşla anne…
Duy beni…”
Op. Dr. Hakan Çoker