Yazı hayattır..

_emos_

Daimi Üye
Katılım
13 Mart 2011
Mesajlar
4.419
Tepki
5.511
Puan
113
Konum
güNeşin battıgı yer:)
Bir yazı nedir ki aslında...
İki piyango bileti boyunda bir köşe yazısının ne ağırlığı olabilir ki?


Bir çeyrek bilet peşinde çaresizce umut kovalayan milyonların karşısına dikilip "Durun bir de beni dinleyin. Ben de hayatınızı değiştirebilirim" diyebilir mi yazı?
Onlara bir çeyrek biletten göz kırpan serveti vaat edebilir mi?



Yoksulluğun acı nefesiyle uzandıkları bir yastıktan, servete boğulmuş olarak uyanma hayalinin yerine geçebilir mi?
Hayatı değiştirebilir mi? Her yazı, bu iddiayı değilse bile, bu umudu barındırır satır aralarında...



* * *



Her bilete vuran bir ikramiyedir yazı... Harflerle ilmeklenmiş uçan halısına bindiğinizde, birkaç dakikalık yolculuk boyunca, umudun başka adreslerini de gösterebilir sizlere -ki o da az zenginlik- değildir.


Kelimeler öyle bir araya toplaşır ki bazen, rüzgârlar doğuran bir ormana dönüşür yazı...



...kramp olup saplanır yüreğinize...
Karanlık bir gecenin ardından, sabahla kapınızı çalan sessiz bir dosttur; kendinizi en yalnız sandığınız anda beklenmedik bir köşeden gülümseyen, sizi sizden iyi bilen ya da sizi size şikayet eden..


...bir dildir, dilinizdekini yazan; bir tutam saç, omzunuza yaslanan...


Gözbebeklerinize tutunup, beyninize sızar, kalbinize işler; "İşte ben de tam bunları hissediyordum" dedirtir size bazen; gözyaşlarınızla tuzlanır.


Silkeler ruhunuzun tozlarını, en derine gömdüğünüz yaralarınızı kanatır, tutup kelimelerle kabuklarından...


Kesip asarsınız duvarınıza; buruşup bekler orada, benzi solgun bir tercümanı gibi söyleyemediklerinizin...
Yazan eli tutacak kadar yakınlaşırsınız okudukça;


...o el bazen bir tokattır, sözcük sözcük kırbaçlaşan; bazen şefkatli bir dokunuş, saçınızı okşayan...



* * *



Yazan açısından ise nadiren bir cennettir yazı; çoğu zaman cehennem...


...bir iç dökme seansıdır, konuşma özürlülerin...


Satırlar uzadıkça siz yazıyı yazmazsınız artık, yazı sizi yazar.
Mürekkepten bir banyoda şeffaflaşır cildiniz. Ruhunuz her sözcükte biraz daha soyunur. Her cümle, yeni bir düğümünü çözer yüreğinizin...


...ve yazı, ele verir yazarını...
Bazen de bir silah olur öfke kusan; doğrar satırlarla zulmün askerlerini...


...ustasının elinde öyle yaman bir kılıç ki, bin söze değişmem.


İdam fermanıdır yazarının; cellâdı, darağacı...


Kâh yangına dökülen bir tas benzindir, kâh yaraya basılan bir tutam tütün...
Bazen yazdıkça bilenirsiniz: kalemin sivri ucu, biley taşında alev alev keskinleşen bir bıçağa döner; sürtündükçe kâğıda...


...lakin zamanla, yazdıkça ucu kütleşen sivri uçlu bir kalem gibi törpülenir yazarın da sivrilikleri, kalemle birlikte olgunlaşır sahibi de...



* * *



Bu yıl tam 20. yılı yazıyla flörtümün... Yeni yetme bir üniversite öğrencisi olarak Yankı Dergisi'nin kapısından girip ilk ustam Mehmet Ali Kışlalı' nın ellerine teslim edildiğimde 1979'du sene...
20 yıl boyunca, ben yazılarımı yazdım, yazılarım beni...



Kah yazının güvenli omzuna dayadım başımı, kah omuz vermeye çalıştım, başını dayayacak yazı arayanlara..
Şimdi eskiyen bir yüzyılın sonunda, bir yeni yılın sabahında sizinle buluşup harflerle ilmeklenmiş bir uçan halıyla yolculuğa çıkıyorum yeniden...


...milyonların bir çeyrek bilette aradığı umudun başka adreslerini keşfedebilmek için...


"Bir yazı bunu yapabilir mi?"


Yapabilir; çünkü her yazı, bir hayattır.

Can DÜNDAR
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst