Yeni doğmuş bebeğin hareketleri...

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.403
Puan
113
Yeni doğmuş bebeğin hareketleri...

Çenede titreme, alt dudakda içe dönme, hıçkırık, düzensiz solunum, öksürme, hapşırma, esneme, sesli uyuma, irkilme, ağlarken el ve kollarının titretme, ağladığında ve üşüdüğünde morarma gibi durumlar olabilir bu gibi durumlarda paniğe kapılmanıza gerek yok...

Bebeğinizin vücut yapısı...

Genel özellik olarak yenidoğan bebeklerin kafası bedene oranla daha iridir ve normal doğan bebeklerde kafa şekli doğum kanalından geçtiği için bozuk olabilir. Kafasında yumuşak kısımlar yani bıngıldak denilen kısım vardır. Bacaklar içe doğru kıvrık olabilir, çenesinde ve burun çevresinde yağ kabarcıkları yani milia olabilir, kuyruk sokumu bölgesinde morluklar yani mongol lekesi olabilir. bunlar normaldir ve sizi korkutmasın..

Bebeklerde kilo azalması...

İlk birinci haftada, doğduğu kilosunun %10’unu geçmeyecek oranda kilo azalmasıi normaldir, daha sonra kilo almaya başlamalar. Doktoru kontrollerinde bunun takibi yapaacaktır.Sizdede Bunla ilgili karnesi olacaktır..

Bebeklerin ilk idrarı ve gaetası....

Bebekler günde 6-8 defa idrar ve yapmaları ve kilo alımları da iyi normal ise anne sütünün yaradığının göstergesidir.lk gaetası siyahımsı koyu yeşil ve yapışkandır ve bu gaetaya mekonyum denir. 3-5 gün sonra anne sütü aldıkça gaetası sulu, hardal sarısı rengine almaya başlar.

Bebeklerin vajinal kanaması, akıntı ve memelerinde şişlik olamsı....

Anneden kaynaklanan gebelik hormonu nedeniyle, kız ve erkek bebeklerin göğüslerinden süt gelmesi, şişlik ve sertlik oluşması, bunların ovulmaması, sıkılmaması gerekir. Kız bebeklerde vajinal akıntı hatta kanama bile olabilir, bu durum anneden bebeğe geçen hormonlardan kaynaklanmaktadır ve normaldir. Erkek bebeklerin yumurtalıklarını örten deri şiş görülebilir. 6-12. aylarda bu durum düzelir. Erkek bebeklerin % 3’ünün testisleri henüz inmemiştir. Bu durum doktoru tarafından takip gerektirir.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.403
Puan
113
Bazı bebeklerde uyku düzeninde herhangi bir sorun yaşanmazken bazı bebeklerde ise bu sorun ailelerin en büyük problemidir. ilk aylarda uykusuzluk sorunu hem aileyi hem bebeği mutsuz eder.Yapılacak şey bebeğin normal koşullara göre uyuyup uyumadığını takibidir.

Doğumdan 3.aya kadar bebeklerin günlük uyuma süresi 17-18 saat civarındadır. Ancak bebekler hiç bir zaman derin bir uykuya sahip değillerdir.Belli sıklıkla beslenmesi gerektiği yada altı kirlendiği için uykuları bölünür. Zaten bebekliğin bu döneminde bebeğin, 2-3 saatten fazla kesintisiz uykuda bırakılmaması önemlidir. Fakat 2 haftalıktan itibaren bebeğe gece gündüz kavramını öğretmek gerekir. Gündüz uyku aralarında bebekle konuşabilir, oyun oynayabilirsiniz. Ancak gece uyandığında, loş bir ortamda , sessiz konuşarak ona gece olduğu öğretilir.

3.ayda itibaren ise bebeğin uykusu günde 15 saatlere düşecektir. Bu uykunun büyük kısmı gece, 4-5 saatlik bölümü ise gündüz olacaktır. Artık ilk aylardaki sıklıkla uyanmayacaktır. Geceleri birkaç kez uyandırılıp beslenmelidir. Ancak bu gece beslenmesi yavaş yavaş azaltılmalıdır. Gündüzleri ise 2-3 kez uyuyarak 5 saati dolduracaktır. Bu ikinci 3 aylık dönemde artık bebeğin uyku düzeni belirmeye başlayabilir. Onu yatırmaya alıştırmak istenen saatten önce (20:00-20:30 uygun olabilir) yapılacak aktiviteleri belirlemek gerekir. Örneğin pijamalarını giydirip, hafif müzik eşliğinde ona hikaye okumak bir yol olabilir. Banyo düzeni de yatmadan önce olarak ayarlanabilir. Böylece bu aktiviteler başladığında bebek uykuya hazırlanacaktır.

6 ve 9.aylar arasında ise yaklaşık 14 saatlik bir günlük uyku ihtiyacı vardır. Bunun 7 saatinde bebek hiç uyanmayabilir. Bu period başladığında artık gündüz uykuları da düzenlenebilir. Sabah ve öğleden sonra olmak üzere 2 kez uykuya yatırılması gece uykusu düzenine de uyacaktır. Bu dönemde bebek, alıştığı uyku öncesi aktiviteler varsa onlar başladığında uyuması gerektiğini kabul edecektir.

9.aydan sonra uyku ihtiyacının büyük kısmı gece karşılanırken gündüz uykuları biraz kısalabilir. Gündüz yarım ile 2 saat arasında 2 kez uyurken , gece 10-12 saatlik uyku zamanı normaldir. Önemli olan uyku öncesi aktivitelerini bozmadan devam ettirmek ve kendi kendine uyumasını sağlamaya çalışmaktır.

12.aydan sonra artık gündüz uykusu tek sefer olarak öğleden sonra gerçekleşebilir. 18.aya kadar gündüz 2 kez uyku sonrasında da 1 keze çevirmek iyi olacaktır. Bu aylarda artık bebeği kendi kendine uyumaya alıştırmak, süregelen düzensizlikleri varsa bunları ortadan kaldırmaya çalışmak çok önemlidir.

Bebeklerde görülen huzursuzlukların bir nedeni de uyku problemleridir. Bu nedenle ilk aylardan itibaren uyku düzenini belirlemeye ve bebeği bu düzene uydurmaya çalışmak hem bebek hem de annenin düzeni açısında çok sağlıklı olacaktır.

Bu düzeni oturtmakta en büyük yardımcı uykuyu bölen sebepleri bulmaktır. İlk aylarda bu sebep gaz sancısı, açlık gibi nedenler olurken ilerleyen aylarda bazı kavramların karşılığı olabilir. Bunun için bebeğe mutlaka yemek ve uyuma zamanının, oyun ve uyuma zamanının, gece ve gündüzün farklı olduğunun hissettirilmesi gerekir. Ayrıca 12. aydan sonra bebekleri yavaş yavaş kendi kendine uyumaya alıştırmak da 2 yaş ve sonrasında yaşanabilecek yalnız uyuyamama problemlerini engeller.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.403
Puan
113
Yenidoğanda cilt ve gözaklarının (sklera) sarı bir renk almasıdır. Kan bilirubin düzeylerinin yükselmesi ile oluşur. Yaşlanmış ve bozulmuş kırmızı kan hücreleri tarafından üretilen sarı pigmente bilirubin denir. Biluribin normalde karaciğer tarafından barsak sistemine verilerek atılır. Ancak karaciğer bilirubini yeterli oranda barsağa veremezse kanda birikir ve sarılık oluşur.
"Sarılığın Sebepleri"

1. Fizyolojik (normal) sarılık:

Fizyolojik sarılık vaktinde doğan bebeklerin yaklaşık % 50 sinde, erken doğan bebeklerde ise daha yüksek oranlarda görülür. İlk 24 saatten sonra, genellikle doğumdan sonraki 2.veya 3. günde ortaya çıkar. Karaciğerin henüz olgunlaşmaması ve yeterince bilirubin atamamasına bağlı olarak sarılık oluşur. Genellikle ilk bir-iki hafta içinde kendiliğinden kaybolur ve bilirubin düzeyleri zararsızdır.

2.Yetersiz anne sütü alımına bağlı sarılık:

Yetersiz anne sütü alımına bağlı olarak yenidoğanların yaklaşık % 5-10 unda gelişir. Belirtileri fizyolojik sarılığınkine benzer ancak biraz daha şiddetlidir.

3.Anne sütüne bağlı sarılık:

Anne sütü alan bebeklerin yaklaşık % 1-2 sinde görülür. Bazı annelerin sütlerinde ürettikleri özel bir inhibitör madde sebep olmaktadır. Bu madde ( enzim ) bebeğin barsaklarından normalden çok daha fazla bilirubini geri emmesine sebep olur. Bu tip sarılık doğumdan sonraki 4-7. günde başlar ; 3.-10.haftaya kadar sürebilir. Genellikle zararsızdır.

4.Kan grubu uyuşmazlığı: ( Rh veya ABO uyuşmazlığı)

Rh negatif (-) bir kadının bebeği Rh pozitifse (+) gebelik esnasında bebeğe ait eritrositlerin plasentayı aşarak anne kanında bağışıklık cevabına yol açması ile oluşur. Bu bağışıklık cevabı ancak Rh pozitif bir bebeğin doğumundan veya yapılan düşükten sonra ortaya çıkar. Bağışıklık cevabının şiddeti bundan sonra yapılacak her doğumla birlikte giderek artar.

ABO uyuşmazlığında ise hemen her zaman anenin kan grubu O, bebeğin kan grubu ise A veya B dir. ( Anti A duyarlılığı daha sık, Anti B duyarlılığı daha ağır seyirlidir.)

Kan grubu uyuşmazlığında annenin kanında oluşan antikorlar bebeğin kanını yabancı madde olarak algılar ve eritrositlerini parçalar. Eritrositlerin parçalanması ile bol miktarda bilirubin oluşur ve bu da sarılığa sebep olur. Sarılık fizyolojik sarılıktan farklı olarak ilk 24 saatte başlar. Çok ağır tablolara sebep olabilir. Ancak ilk yapılan doğum veya düşükten sonraki 72 saat içinde RhoGam enjeksiyonunun yapılması daha sonra doğurulacak bebeklerin yaşamını tehlikeye atacak antikorların oluşmasını engelleyebilmektedir
.
"Tedavi"

1.Fizyolojik sarılıkta tedavi:

Eğer bebeğinizi biberonla besliyorsanız her 2-3 saatte bir beslemeyi deneyin.

2.Yetersiz anne sütüne bağlı sarılıkta tedavi:

Asıl tedavi anne sütü miktarını arttırmak olmalıdır. Bebek daha sık emzirilmelidir.( Her saat gibi ) Böylece mide barsak sisteminin hareketliliği arttırılır ve bilirubinin gaita yolu ile vücuttan daha çabuk atılması sağlanır.
Uyuyan bebeğin de 4 saatlik aralarla uyandırılıp beslenmesi faydalı olacaktır. Sık sık kilo alımı kontrol edilmelidir. Anne sütünün yetmediği durumlarda bir miktar formül mama verilebilir ancak şekerli suyun faydası yoktur.

3.Anne sütüne bağlı sarılıkta tedavi:

2-3 gün için anne sütünü keserek formül mama ile beslemek yararlı olabilir. Ancak bu süre içerisinde anne sütünün azalmasını engellemek için annenin göğsü sağılmalıdır. Hiçbirzaman için sarılığı engellemek için anne sütü tam olarak kesilmez. 2-3 gün sonra tekrar anne sütüne başlanır. Şekerli suyun formül mamadan daha fazla bilirubin uzaklaştırıcı etkisi olduğu kanıtlanmamıştır.

4.Ağır sarılıklarda tedavi: ( Kan uyuşmazlıklarında tedavi)

Kandaki bilirubin seviyesinin 20 mg/dl nin üzerine çıkması sağırlık beyin felci ( cerebral palsy) veya beyin harabiyetine neden olabilir. Bu kadar yüksek seviyeler genellikle kan grubu uyuşmazlıklarında görülür.

Bu komplikasyonlar fototerapi uygulanarak önlenebilir. Mavi ışık deride biriken bilirubini parçalar ve bilirubin düzeylerini düşürür.

Bazı nadir durumlarda ise kan değişimine gitmek gerekebilir. Bebeğin kanı taze kan ile değiştirilir. Ancak fizyolojik sarılıklar bu kadar ağır duruma dönüşmezler
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.403
Puan
113
Bir yaşından önce düşme en sık rastlanan kazadır.
Bebek tek başına kundak veya bakım masasında yalnız bırakılmamalı.DÜŞEBİLİR
Eğer odadan çıkmak gerekiyorsa, bebekle birlikte çıkmak alışkanlık haline getirilmeli .
Yüksek sandalyelere veya oturma gurublarına bebek gözetimsiz bırakılmamalı.DÜŞEBİLİR
Bebek çocuk arabasına mutlaka bağlanarak oturtulmalı. DÜŞEBİLİR
Bebeği marketlerdeki alışveriş arabalarında taşıma halinde çok dikkat edilmeli.
Mikro dalga fırınında ısınmaya bırakılmış biberon tehlikeli olabilir.Biberon soğuk olsa bile içindeki sıvının çok sıcak olabileceği unutulmamalı. AĞZI YANABİLİR. Biberonlar ve kavanozlardaki yiyecekler mikro dalgada ısıtılmamalı.
Sıcak bir içecekle bebek aynı anda birlikte taşınmamalı
Banyo musluklarından çok sıcak akan su ciddi kazalara yol açabilir.Su sıcaklığı 50 derecenin altında tutulmalı.HAŞLANABİLİR. İmkan varsa termostat taktırılmalı.
Bebeğin banyosuna daima önce soğuk sonra sıcak su eklenmeli.
Ütü yaparken bebeğin kızgın ütüye yaklaşmamasına özen gösterilmeli.YANABİLİR
Bebeğin yatağında ve erişebileceği mesafede ağzına alabileceği hiç bir şey olmamasına dikkat edilmeli.Çekip alabilir. YUTUP BOĞULABİLİR(Örneğin zincir kolyeler )
Plastik torbalar ortalıkta bırakılmamlı.BAŞINA GEÇİRİP BOĞULABİLİR
Bebek ,ne kadar iyi huylu olursa olsun hiçbir zaman bir ev hayvanı ile odada yalnız bırakılmamalı.
Islak zeminlerde bebeğin oynamasına izin verilmemeli. KAYABİLİR
Bebekler özellikle banyo ve mutfakta asla yalnız bırakılmamalı.
Bebeğin ağızından küçük oyuncak bulundurulmamalı.YUTABİLİR
15 cm den daha uzun ip veya ipi olan bir oyuncak bebeğe verilmemeli.Emziğe ip bağlanmamalı.Plastik kısa bağlantılı malzemeler seçilmeli.
Sönük veya patlamış balonlar bebeğin elinden hemen alınmalı.YUTUP BOĞULABİLİR Boya ve cilasının zehirli olmadığından ,üzerinde tahriş edici kıymık ,çivi bulunmadığından emin olunmuyan hiç bir oyuncak veya eşya bebeğe verilmemeli.BEBEK MUTLAKA AĞZINA ALACAKTIR.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.403
Puan
113
İşitme testini ihmal etmeyin

Bebeğinize, altı aydan önce yaptıracağınız işitme testiyle konuşma özürlü olmasını engelleyebilirsiniz.

İzmir Dr. Ekrem Hayri Üstündağ Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi İşitme Tarama Ünitesi Sorumlusu Dr. Tülay Düzalan, yapılan araştırmalarda, her bin bebekten 5’inin işitme özürlü doğduğuna dikkati çekerek, “Bebeğinize, altı aydan önce yaptıracağınız işitme testiyle konuşma özürlü olmasını engelleyebilirsiniz” dedi. Düzalan, hastanelerinde doğan her bebeğe bu testi yaptıklarını belirterek, günde ortalama 40 bebeğin kendi hastanelerinde dünyaya geldiğini, yapılan testle bunlardan 8-10 tanesinde işitme özrü tespit ettiklerini söyledi.

Bu bebeklerin Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildiğini ifade eden Düzalan, “Bu hastanede ileri testlerden geçirilen bebeklere cihaz takılıyor. Bu cihaz sayesinde duyabilen bebekler konuşmayı öğreniyor ve konuşma engelli olmuyorlar” diye konuştu.

SADECE 3 DAKİKA
Düzalan, özellikle ailesinde işitme engeli bulunanların, bebeklerine ilk altı ayda mutlaka bu testi yaptırması gerektiğini belirterek, sadece 3 dakika süren bu test sayesinde, konuşma özrünün ortadan kaldırılabileceğini kaydetti.

6 AYDAN SONRA KONUŞAMIYORLAR
Kısa süren bu testin, maliyetinin de az olduğunu ifade eden Düzalan, şunları söyledi:
“Yeni doğan her bebeğe işitme testi yapılması gerekiyor. Bütün ailelerin bu konuda duyarlı olması gerekiyor. İlk altı ay içinde cihaz takılırsa çocuklar konuşabiliyor. Altı aydan sonra takılan cihazla çocuklar, biraz duyabilir ama konuşamaz. Özellikle ailede konuşma, işitme özürlü kişiler bulunuyorsa bu testi mutlaka yapın.
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.403
Puan
113
Eğer bebeğinizin ağlama nedenini bulamıyorsanız, aklınızda kendinize bir kontrol listesi hazırlayın. Önce en son ne zaman karnını doyurduğunuzu düşünün, üç saat kadar önce doyurdunuzsa yemek yedirmeyi deneyin. Eğer daha yeni yediyse, bezini kontrol edin. Bezi temizse o an içinde bulunduğu ortamdan uzaklaştırmayı deneyin. Bu şekilde ağlama nedenlerini eleyerek neden ağladığını bulabilirsiniz.

Bebeğinizi Sakinleştirmenin Püf Noktaları: Ona emmesi için bir şey verin! Bebeğinizi emzirebilirsiniz, biberon, emzik ya da diş kaşıyıcı verebilirsiniz.

Bebeğinizi hareket ettirin! Bebeğinizi sallamak, onu rahatlatacaktır. Kucağınızda sallayabilir, sallanan koltuğa oturarak birlikte sallanabilirsiniz. Bebek arabasıyla ya da otomobille yolculuk da ona iyi gelebilir. Bebeğinizle birlikte dansetmeyi de deneyebilirsiniz.

Bebeğinize masaj yapın! Bebeğinizin karnını ovabilir ya da karnını üzerine yatırarak sırtını sıvazlayabilirsiniz. Eğer gaz sancısı varsa bu masaj onu rahatlatacaktır.

Bebeğinize yakın olun! Bazı durumlarda ona sarılmanız, tek ihtiyacı olan şeydir. Kanguruyla bebeğinizi kendinize yakın tutmak, iyi bir çözüm olabilir. Bebeğiniz çok ağladığı zaman, ona sarılarak karanlık bir odaya gidip ona masal anlatarak ya da bir ninni söyleyerek onu sakinleştirebilirsiniz. Kalp atışlarınızı duymak, yeni doğanlar için oldukça sakinleştiricidir.

Bebeğinizi yalnız bırakmayı deneyin! Eğer yukarıdaki çözümler işe yaramamışsa, bebeğiniz içinde bulunduğu ortamı çok gürültülü, çok kalabalık ya da çok ışıklı bulmuş olabilir. Bu durumda onu karyolasına ya da portbebesine yatırıp ışığı kapatarak başında bekleyebilir ve sakinleşip uyumasına tanık olabilirsiniz
 
OP
Ş

Şahmaran.

Admin
Admin
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
38.082
Tepki
50.403
Puan
113
Çocukların hayatında aileler çok önemli bir role sahip. Bu nedenle aileler çocuklarının her türlü gereksinimini en iyi şekilde karşılamalıdırlar. Ancak bahsettiğim bu gereksinimler çocuğunuza sağlayacağınız maddi imkanlarla sınırlandırılamaz, çocuğunuzun en önemli gereksinimi duygusal alanda sağlayacağınız destektir. Sağlayacağınız duygusal destek hem çocuğunuzun duygusal zekasını olumlu yönde etkileyecek hem de çocuğunuzla aranızdaki ilişkinin pekişmesini sağlayacaktır.

Eğer çocuğunuz yeni bir okula gitmeye ya da hiç tanımadığı bir ortamda yaşamaya başlamışsa sizin desteğinize her şeyden çok ihtiyaç duyacaktır. Çünkü bu tip dönemlerde çocuklar kendilerini yalnız hissetme eğilimi içine girerler ve kendilerine olan güvenleri oldukça azalır. Yaşadığı bu problemleri en az etkileneceği şekilde atlatabilmesi için her zaman onların yanında olduğunuz hissini çocuğunuza verin ve yanında olun!!!

“Ben zaten onun yanındayım, ama bu durum ne kadar sürebilir ki?” diyenleriniz aranızda mutlaka ki vardır. Kesinlikle sizlere hak veriyorum. Bu durumda yapmanız gereken tek şey var, o da çocuğunuza bir an önce özgüven kazandırmak.

Nedir özgüven dediğimiz şey?

Uzmanlara göre özgüven insanın kendi için hissettiği bütün iyi duygulardır, bir kişi kendi hakkında ne kadar iyi duyguya sahipse ve kendinde var olan potansiyelin ne kadar farkında ise o kadar özgüvene sahiptir.

Neden özgüvene sahip olmak çok önemli?

Çünkü özgüven sayesinde insanlar kendilerini ve yapabileceklerini tanıma fırsatı bulurlar, sadece başka insanların bir şeyler yapabileceği düşüncesinden sıyrılır ve kendi kararlarını uygulamak için çabalarlar. Aksi takdirde kendi görüşlerini ifade edemeden , başka insanların boyundurlukları altında ömürlerini geçirirler ve hiç bir zaman kendilerini tanıma fırsatını elde edemezler.

Neler Yapabilirsiniz?

● Çocuğunuzun özgüven problemini tetikleyecek en önemli unsur çocuğunuzu bir başkasıyla kıyaslamaktır. Asla çocuğunuzu bir başkasıyla özellikle de kardeşiyle kıyaslamayın.

● Çocuğunuzun kapasitesini anlamaya çalışın ve onu yapamayacağı şeyler için zorlamaya çalışmayın.

● Çocuğunuzun yaptığı şeyleri takdir edin ve onu ödüllendirin.

● Çocuğunuzla iyi bir iletişim kurmaya çalışın ve özgüven problemi yaşadığını hissettiğiniz anlarda ona destek olun.

● Çocuğunuza çeşitli görevler verin ama bu görevlerin onun kapasitesini zorlamadığından emin olun. Örneğin beraber araba yıkamak, yemek masasını hazırlamak çocuğunuz için özgüvenini pekiştireceği aktiviteler olabilir. Ancak bu aktivitelerden sonra onu takdir eden sözler söylemeyi unutmayın!

● Çocuğunuzla beraber yapacağınız bir aktivite için ona danışmayı unutmayın. Ona fikrini sorduğunuzda çocuğunuz hem kendisine verdiğiniz önemi anlayacak hem de kendini ifade edebilmeyi öğrenecektir.

● Çocuğunuzun yanlışları ya da eksikleri hakkında, kimsenin özellikle de arkadaşlarının yanında konuşmayın. Bu davranışınızla çocuğunuzu rencide etmekle kalmayacak ayrıca onun size olan güvenini de kaybetmiş olacaksınız .
 

BELKIS

Daimi Üye
Katılım
17 Temmuz 2008
Mesajlar
454
Tepki
307
Puan
63
Konum
İSTANBUL
doğduklarında çok güsel oluyorlar hele uyurken onları seyretmek bambaşka bişi
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst