25 OCAK - JANUARY 25
Tarihte Bugün - Today in History
25 Ocak 1923
TBMM Başkanı Gazi Mustafa Kemal, Uşak İstasyonu'nda
1948 - Kurtuluş Savaşı komutanlarından Orgeneral Kazım Karabekir öldü.
1882 yılında İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini değişik yerlerde tamamladı. Ortaokul ve liseyi Fatih Askeri Rüştiyesi’nde ve Kuleli Askeri Lisesi’nde okudu. Karabekir, Harp Okulu’nda Mustafa Kemal ile tanıştı. 1902’de Harp Okulu’nu, 1905’te Harp Akademisi’ni bitirdi. 1909’da İstanbul’da patlak veren 31 Mart Olayı’nı bastırmak üzere buraya gönderilen Hareket Ordusu’nda Mustafa Kemal ile birlikte Kazım Karabekir’de vardı.
Birinci Dünya Savaşı başlarında yarbaylığa yükselen Karabekir, savaş yılları boyunca İran sınırında, Halep’te, Doğu Cephesi’nde, Çanakkale’de bulundu. 1917’de atandığı Diyarbakır’daki 2. Kolordu komutanlığından sonra, Erzincan yakınındaki Kafkas Kolordusu’nun başına getirildi ve bu görevi sırasında Ermenileri püskürterek Erzincan ve Erzurum’u geri aldı. Sarıkamış’taki kolordu ile işbirliği yaparak Kars ve Gümrü kalelerinin alınmasında üstün başarı gösterdi. Bunun sonucu olarak da generalliğe yükseltildi.
Karabekir’in hayatındaki önemli dönüm noktalarından biri Doğu’daki görevine gidişiyle başlar. Asıl başlangıç tarihiyse Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktıktan sonra, kendisiyle temasa geçmesidir. O günden başlayarak Karabekir’in sınıf arkadaşı Mustafa Kemal ile tam bir işbirliği yapacak ve bu beraberlik Kurtuluş Savaşı’nın sonuna kadar sürecektir.
Kazım Karabekir Doğu’da Milli Mücadele’yi sürdürürken Edirne milletvekili olarak birinci Büyük Millet Meclisi üyeleri arasına girdi ve böylelikle siyasi hayata atıldı. 1923 seçimlerinde de İstanbul’dan milletvekili seçildi. Aynı zamanda merkezi Ankara’da olan 1. Ordu’nun komutanlığı görevini aldı. 1.dönem milletvekilliği sırasında pek faal olamayan Karabekir, 1923’ten sonra Parlamento’da sayıları oldukça azalan Mustafa Kemal’in muhalifleri arasında yer aldı. Çok geçmeden de Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Cafer Tayyar Eğilmez Paşalarla birleşerek Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı kurdu (1924) ve bu partinin genel başkanlığını üzerine aldı. Partinin ömrü uzun olmadı ve 1926’da Mustafa Kemal’e karşı yapılan suikast girişiminden sonra kapatıldı. Kazım Karabekir 1948 yılında Ankara’da öldü. NTV
1938 - Atatürk'ün, Yalova'da eski Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa'yı kabulü.
1937 - Atatürk'ün Kurun gazetesinde Hatay davasıyla ilgili olarak Asım Us imzasıyla yayımlanan dördüncü başyazısı: "Başbakan İsmet İnönü, onbeş gün evvel Hatay sorunu üzerinde konuşurken şöyle demişti: 'Onbeş gün bekleyiniz.' ... Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve onun hükümetine hitap ediyoruz: Onaltıncı gündeyiz. Vaziyet nedir? Bizi, Türk milletini yeniden aydınlatınız!"[Kocatürk]
1936 - Atatürk'ün, Çankaya'da Yunan Büyükelçisi Raphael'in güven mektubunu kabulü.
Atatürk'ün, akşamüstü Türkkuşu'nu ziyareti, dönüşte İsmet Paşa'nın köşküne uğraması, akşam Çankaya'ya gelişi.
1933 - Atatürk'ün, Konya üzerinden trenle Adana'ya gelişi ve şehirde resmî ziyaretleri.
Millî Eğitim Bakanı Reşit Galip'in, Atatürk'e telgrafı: "... Mekteplere her zaman olduğu gibi bu seferki seyahatlerinde de ayrılan derin alâka payından dolayı övünen ve minnettar kalan bütün öğretmen ve öğrenci evlâtlarımız adına sonsuz şükranlarımı sunarım."
Atatürk'ün, Millî Eğitim Bakanı Reşit Galip'in telgrafına cevabı: "Ziyaret ettiğim okullarda öğretmenlerin, öğrencilerin verimli çalışma ve yüksek heyecanını görmekteyim."
Atatürk'ün, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti Başkanı Yusuf Akçura'ya telgrafı: "Yalnız Eskişehir'de değil, gezdiğim diğer yerlerde de verimli çalışmalarınızın parlak ürünlerini sevinçle görmekteyim. Cemiyetinizin bu yolda memlekete yapmakta olduğu ve yapacağı hizmet ölçülemeyecek kadar büyüktür. Üyeleringözlerinden öperim."[Kocatürk]
1932 - Atatürk'ün, Samsun'da Gazi Heykeli'nin açılış töreni nedeniyle halkın sevgi ve bağlılık telgrafına cevabı: "Muhterem Samsun halkının şahsıma karşı besledikleri asil duyguların kıymetli bir belirtisini bildiren telgrafınızdan pek duygulandım. Teşekkür, sevgi ve selâmlarımın muhterem halka sunulmasını rica ederim."
Atatürk'ün, akşam İstanbul Darülbedayii (İstanbul Şehir Tiyatrosu)'nde piyes seyretmesi.
1931 - Atatürk'ün başkanlığında kabine toplantısı ve 1931 yılı bütçesinin görüşülmesi.
Atatürk'ün, akşam trenle Ankara'dan İzmir'e hareketi.
Atatürk'ün, Ankara'dan ayrılırken söyledikleri: "...Dilimiz, aydınlarımızın tarafında kaybolmuştur."
1923 - Atatürk'ün, sabah Alaşehir'e gelişi ve Hükümet Alanı'nda konuşması: "...Arkadaşlar! Bundan sonra pek önemli zaferlere kavuşacağız. Fakat bu zafer süngü zaferleri değil, ekonomi, bilim ve kültür zaferleri olacaktır."
1922 - Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın, İstanbul'da vasiyetname yazdırması. (Zübeyde Hanım, iki nüsha olarak hazırlanan bu vasiyetnamenin aslını bir yazı ile Atatürk'e göndermiştir). [Kocatürk]
1921 - Paris'te İtilaf Devletleri temsilcilerinin toplantısı ve Sevr anlaşmasını değiştirmek için Türk ve Yunan hükümetlerini 21 Şubat 1921'de Londra'da toplanacak bir konferansa davet kararı alması.
İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon'un, Paris toplantısında demeci: "...İstanbul hükümeti felç halinde ve Mustafa Kemal Türkiye'nin gerçek hâkimidir."
1917 - Yarbay İzzettin (Çalışlar) Bey'in, 2. Ordu Karargâhı'nda Kurmay Başkanı olarak göreve başlaması (İsmetBey'in, 4. Kolordu Komutanlığı'na atanması nedeniyle 2. Ordu Kurmay Başkanlığı boşalmış bulunuyordu).
1915 - Atatürk'ün, Sofya'dan İstanbul'a dönüşü ve yeni görevi hakkında Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa ile görüşmesi. (Bu görüşme, ocak sonunda olmakla beraber kaynaklarda günü belirtilmemiştir. Olayların akışı muhtemel tarihin 25 Ocak 1915 olabileceğini düşündürmektedir).[Kocatürk]
1914 - Atatürk'ün, Sofya'dan, Madam Corinne'e Fransızca mektubu: "...Benim ihtiraslarım var, hem de pek büyükleri; fakat bu ihtiraslar, yüksek yerler işgal etmek veya büyük paralar elde etmek gibi maddî emellerin tatminiyle ilgili değil. Ben bu ihtirasların gerçekleşmesini vatanıma büyük faydaları dokunacak, bana da liyakatle yapılmış bir vazifenin canlı iç rahatlığını verecek büyük bir fikrin başarısında arıyorum. Bütün hayatımın ilkesi bu olmuştur. Ona çok genç yaşımda sahip oldum ve son nefesime kadar da onu korumaktan geri kalmayacağım." [Kocatürk]