Elinde beyaz kağıda çizdiği karman çorman resimle "Anne nasıl olmuş sanat eserim?" diye peşimde dolanıp durdu küçük adamım. O kadar telaşımın arasında elbet hevesini kıramazdım, baktım ve "Oooooo çok yaratıcısın annem, aferin sana. Yeni bir Çallı mı doğuyor ne?" dedim. "Çallı ne anne?"dedi, "Ne denmez oğlum kim denir, o ünlü bir ressam." dedim. Tüm bu konuşmalara başından beri şahit olan çok ilgili(!) babası da, kafasını bile kaldırmadan "Hımmm ne güzel yapmışsın o çalı(!) resmini öyle." deyip muhteşem ilgisi ile gözlerimi yaşarttı. İnsan beklenti çıtasını ne kadar yükseltirse, hayal kırıklıklarının acısı o yükseklikle doğru orantılı oluyor. Ben bunu çok erken yaşta öğrendim. İsterdim ki küçük adamım bunu hiç ama hiç öğrenmesin. Anne baba olmanın bir kitabı yok biliyorum, tıpkı insan olmanın olmadığı gibi. Ama çok iyi bildiğim bir şey daha var ki, o da ne ekersen onu biçersin. Gün gelir o çalıya dolanırsın inşallah.alıntıdır
:gitme::aglayan: