Gökçe,
Cevap vermeyeyim uzatmayayım diyorum ama bunun için beni tahrike uğraşıyorsun sanırım. Bana hep haklı çıkma çabasındasın diyorsun ama senin de hep son sözü söylemek ve haklı çıkmak çaban yok mu, bir de objektif bak diyeceğim ama....
Beni isnat ettiğin herşeyi, tüm herşeyi, sen önce yaptın, hala yapmaktasın. Sonra da genele yazdım yahu ben niye alınıyorsun diye sıyrılıveriyorsun, bu ilginç. Hafta sonu yazdığın şeyleri senden daha önce de okuduğum için geçmişte yazdıklarını da üzerime alınmakta pek de haksız sayılmadığımı da anlamış oldum ama hadi önce dünkünden bahsedeyim.
Dün yaptığım son nokta olmuş, herkesin yazdığı yazıyı yazmışsın, üstüme alınmışım, buna sevdalıymışım. Yahu yazdığın yazıda direkt beni işaret etmişsin o kadar anlayabiliyoruz, altına “serap” isimli arkadaşınla 30u aşkın yaptığınız yorumda bana yazdığını belki 4-5 yorumunda tekrar ede ede, üstüne basa basa söylemişsin. Okudum Gökçe okudum. Aramızda geçen diyalogu kelimesi kelimesine referans gösterip bana söylediğini belirtmişsin arkadaşına (ki o da üzerine alınmış o ayrı mevzu). Üstelik de bunu okuyan ortak arkadaşlarımızdan bana hiç yazmamış olduğum “Sivas ve Başbağlar olaylarıyla alakalı ne yazdın yahu” diye soru gelmiş. Demek anlayan tek ben değilmişim. Bana yazdığını söylemişsin işte daha alınması mı kalmış? Alınmadım ben okudum okudum. Ben de buna istinaden iletiyi yazdım.
Çünkü altına yazdığın yorumlarla beni kastettiğini söylediğin yazında Sivas olaylarında çarşaf çarşaf bildirim yapıp, Başbağlar olaylarına hiç değinilmediği yazıyordu. Ben Sivas olaylarının içerisinde mezhep gibi hassas bir mevzu olduğundan ve bu hassasiyete uygun tartışma yapabilecek kadar olay detaylarına hakim olmadığından hiç yorum yapmamayı seçtim. Hatta bir ileti paylaştım, sonra dedim hayır sen sil bunu, biri kalkıp birşey yazsa Alevi arkadaşların var alevlendirirler konuyu. Sildim. Başbağların senesi zaten ertesi gün ona da girmedim, iki olay ilintili olduğu için.
Ben bunu olayları çarptırmak olarak görüyorum. Kimse kusura bakmasın.
Sonra sildiğini gördüm iletini, ben de sildim.
Ki beni acıları yarıştırmakla suçlarken, ben senin de karşıt acı olarak nitelendirdiğin konularda yazdığını hatırlamıyorum.
Gelelim Ali İsmail hk yazdıklarıma. İletide senle alakalı HİÇ ama HİÇ birşey yok. Olay Eskişehirde bir üniversite öğrencisinin başına geldiği için, ben de orada okuduğum için, üniversite 1. sınıftaki anılarımdan yazdım. Sana en ufak bir atıf yok. Yazıyı yazarken altına kimin/ne yorum yapacağını da bilmediğimden sana laf dokundurmak için planlayıp yazmış olamam değil mi? Sonra altına bu konular hakkında bolca sohbetim olduğu, en yakın arkadaşlarımdan birinden yorum gelmiş. Kendisinin dili aynı sen gibi sivridir. Üslubunun sorumlusu da ben değilim. Yorum yazmış, cevap vermişim. Hani sen de bana söylüyorsun ya, tek sen misin böyle yapan da alınıyorsun diye. Hıh. Tam da o. Tencere tava seslerinden tek rahatsız olan sen değilsin, herkes yazıyor, yazdılar. Öznurla da bu konuyla alakalı okuduğumuz ortak bazı yazılar var. Sen bunları biliyor musun? Yok. Bunu da belirtir bir cevap vermek istedim kendisine ve sen kendini düşünmeyesin diye de senin arkadaşına yorumlarında bahsettiğin gibi “evde cocugunun rahat uyumasını düşündüğü gibi” yazmadım ben. “Evde aileleriyle huzurlu oturma haklarını savundukları gibi” yazdım. Huzursuz olduklarını dile getirdikleri için. Öznurla bunun bahsi önceden geçtiği için. Senin varlığından bile habersiz insana seni niye şikayet edeyim ben Allah aşkına Kendisi de hiç yadırgamadan cevap verdiğine göre demek içinde başka bir diyalog var. Niye yorumlarında sevinç 1 ay önceki diyalogtan kelimeleri birebir kullandı diyorsun? Kullanmadım ki!
E ben de bunu anlamıyorum, senin üslubun alaycı istediğini yazıyorsun,herkes sineye çekmeye mecbur.Ben en yakın dostuma kendi alanımda fikir belirtemiyorum. Nasıl yani? Şimdi herşeyi ben üzerime alınıyorum öyle mi?
Bana arkadan laf giydirmeyi seçtiğimi söylüyorsun. Yahu ben alındığımı belirttiğim mesajlarının altına direkt yorum yaptım. Dile getirdim. Ne oldu sonucu var mı? Her yazdığımda seni düşüneyim, ay şu Gökçe de bi yazsa da alınsam diye bekleyeyim diye de bir derdim yok.
Ama senin tarzın da bu Gökçe. Sen de isim vermeden giydiriyor da giydiriyorsun. Sonra da sana yazmadım diyorsun. Ya hafta sonu yazdığın iletiyi bana yazmışsın işte şimdi niye yazmadım diyorsun. Foruma ilk yazdığın uzun yazıda bak yine üstüne alınmaması gerekenler alındı sana yazmadım lilacsa yazdım dedin (yanılmıyosam tarihi 25/06), 10 gün sonra littlesunshine’a lilacs ve babuşa yazdım o yazıyı dedin. E hani bana yazmamıştın?
Başka bir konu. Daha önce kardeşine kuzeninle tartıştığımı söylemiş, sataşan benmişim gibi bir algı oluşturmuştun ki bana yine soruldu, niye tartışma açtığım ortak arkadaşlarımız tarafından. Maksadın bu algıyı oluşturmak değilse de oluşturmuşsun. Ben kardeşine yada senin herhangi bir akrabana sataşmadım. Senin sayfanda senin iletin altına yorum yazdım. Kardeşin gelip “Gökçeye söylemeyeceksin bunu, bana söyleyeceksin” dedi. Demedi mi Gökçe? Ama yine de sataşan ben mi oluyorum.
Peki sen alındığını üzüldüğünü düşündüğün herkese ulaştığını söyledin. Bana ulaştın mı? Bu tavuk ciğerli sözünün beni ne sebeple yaraladığını oradaki hassasiyetimin ne olduğunu, olayın siyasi boyutu haricinde başka bir boyutu olduğunu öğrendin mi? Hayır. Arayacağım demene rağmen. Tamam no.lar yoktu, bana sorabilirdin.
Adım attığını ama buna cevap vermediğimi söylüyorsun. Facebokta, arabayla alakalı iletimin altında bir yorumun var, bir de burda yazdıkların. Sen ulaşman gerekenlere telefonla ulaştığını belirttikten sonra ben bunları neden adım olarak algılayayım.
Lütfen ben rica ediyorum, forumda ben yazmak istemediğimi belirttim bu konuda daha da önce. Arkadaşların bu konuda yargı merci, hakem pozisyonunda olmasını istemiyorum. Burası şikayet makamı değil. Lütfen burda benim hakkımda yazma. Konuşmak istersen, telefonlaşabiliriz. Ben kimseyi ne düşman belledim, ne zıt belledim.
Simurganka ve aslıyla da kırgınlıklar oldu. Aslının fikrini bilmiyorum ama Özlemin görüşü belli. Bak ben onun silmedikleri arasındaki tek karşıt fikirliyim. Bu birşey ifade ediyor mu? Sorunlar Konuşup çözüldü. Karşıt fikre tahammülsüz değilim yani.
Ben isnat ettiğin üzere itişme meraklısı da değilim. Ama benim de sizler gibi kutsallarım var. Konuşmayacaksak, belki bunlarla alakalıdır de geç ama burdan yazma lütfen.
Cevap vermeyeyim uzatmayayım diyorum ama bunun için beni tahrike uğraşıyorsun sanırım. Bana hep haklı çıkma çabasındasın diyorsun ama senin de hep son sözü söylemek ve haklı çıkmak çaban yok mu, bir de objektif bak diyeceğim ama....
Beni isnat ettiğin herşeyi, tüm herşeyi, sen önce yaptın, hala yapmaktasın. Sonra da genele yazdım yahu ben niye alınıyorsun diye sıyrılıveriyorsun, bu ilginç. Hafta sonu yazdığın şeyleri senden daha önce de okuduğum için geçmişte yazdıklarını da üzerime alınmakta pek de haksız sayılmadığımı da anlamış oldum ama hadi önce dünkünden bahsedeyim.
Dün yaptığım son nokta olmuş, herkesin yazdığı yazıyı yazmışsın, üstüme alınmışım, buna sevdalıymışım. Yahu yazdığın yazıda direkt beni işaret etmişsin o kadar anlayabiliyoruz, altına “serap” isimli arkadaşınla 30u aşkın yaptığınız yorumda bana yazdığını belki 4-5 yorumunda tekrar ede ede, üstüne basa basa söylemişsin. Okudum Gökçe okudum. Aramızda geçen diyalogu kelimesi kelimesine referans gösterip bana söylediğini belirtmişsin arkadaşına (ki o da üzerine alınmış o ayrı mevzu). Üstelik de bunu okuyan ortak arkadaşlarımızdan bana hiç yazmamış olduğum “Sivas ve Başbağlar olaylarıyla alakalı ne yazdın yahu” diye soru gelmiş. Demek anlayan tek ben değilmişim. Bana yazdığını söylemişsin işte daha alınması mı kalmış? Alınmadım ben okudum okudum. Ben de buna istinaden iletiyi yazdım.
Çünkü altına yazdığın yorumlarla beni kastettiğini söylediğin yazında Sivas olaylarında çarşaf çarşaf bildirim yapıp, Başbağlar olaylarına hiç değinilmediği yazıyordu. Ben Sivas olaylarının içerisinde mezhep gibi hassas bir mevzu olduğundan ve bu hassasiyete uygun tartışma yapabilecek kadar olay detaylarına hakim olmadığından hiç yorum yapmamayı seçtim. Hatta bir ileti paylaştım, sonra dedim hayır sen sil bunu, biri kalkıp birşey yazsa Alevi arkadaşların var alevlendirirler konuyu. Sildim. Başbağların senesi zaten ertesi gün ona da girmedim, iki olay ilintili olduğu için.
Ben bunu olayları çarptırmak olarak görüyorum. Kimse kusura bakmasın.
Sonra sildiğini gördüm iletini, ben de sildim.
Ki beni acıları yarıştırmakla suçlarken, ben senin de karşıt acı olarak nitelendirdiğin konularda yazdığını hatırlamıyorum.
Gelelim Ali İsmail hk yazdıklarıma. İletide senle alakalı HİÇ ama HİÇ birşey yok. Olay Eskişehirde bir üniversite öğrencisinin başına geldiği için, ben de orada okuduğum için, üniversite 1. sınıftaki anılarımdan yazdım. Sana en ufak bir atıf yok. Yazıyı yazarken altına kimin/ne yorum yapacağını da bilmediğimden sana laf dokundurmak için planlayıp yazmış olamam değil mi? Sonra altına bu konular hakkında bolca sohbetim olduğu, en yakın arkadaşlarımdan birinden yorum gelmiş. Kendisinin dili aynı sen gibi sivridir. Üslubunun sorumlusu da ben değilim. Yorum yazmış, cevap vermişim. Hani sen de bana söylüyorsun ya, tek sen misin böyle yapan da alınıyorsun diye. Hıh. Tam da o. Tencere tava seslerinden tek rahatsız olan sen değilsin, herkes yazıyor, yazdılar. Öznurla da bu konuyla alakalı okuduğumuz ortak bazı yazılar var. Sen bunları biliyor musun? Yok. Bunu da belirtir bir cevap vermek istedim kendisine ve sen kendini düşünmeyesin diye de senin arkadaşına yorumlarında bahsettiğin gibi “evde cocugunun rahat uyumasını düşündüğü gibi” yazmadım ben. “Evde aileleriyle huzurlu oturma haklarını savundukları gibi” yazdım. Huzursuz olduklarını dile getirdikleri için. Öznurla bunun bahsi önceden geçtiği için. Senin varlığından bile habersiz insana seni niye şikayet edeyim ben Allah aşkına Kendisi de hiç yadırgamadan cevap verdiğine göre demek içinde başka bir diyalog var. Niye yorumlarında sevinç 1 ay önceki diyalogtan kelimeleri birebir kullandı diyorsun? Kullanmadım ki!
E ben de bunu anlamıyorum, senin üslubun alaycı istediğini yazıyorsun,herkes sineye çekmeye mecbur.Ben en yakın dostuma kendi alanımda fikir belirtemiyorum. Nasıl yani? Şimdi herşeyi ben üzerime alınıyorum öyle mi?
Bana arkadan laf giydirmeyi seçtiğimi söylüyorsun. Yahu ben alındığımı belirttiğim mesajlarının altına direkt yorum yaptım. Dile getirdim. Ne oldu sonucu var mı? Her yazdığımda seni düşüneyim, ay şu Gökçe de bi yazsa da alınsam diye bekleyeyim diye de bir derdim yok.
Ama senin tarzın da bu Gökçe. Sen de isim vermeden giydiriyor da giydiriyorsun. Sonra da sana yazmadım diyorsun. Ya hafta sonu yazdığın iletiyi bana yazmışsın işte şimdi niye yazmadım diyorsun. Foruma ilk yazdığın uzun yazıda bak yine üstüne alınmaması gerekenler alındı sana yazmadım lilacsa yazdım dedin (yanılmıyosam tarihi 25/06), 10 gün sonra littlesunshine’a lilacs ve babuşa yazdım o yazıyı dedin. E hani bana yazmamıştın?
Başka bir konu. Daha önce kardeşine kuzeninle tartıştığımı söylemiş, sataşan benmişim gibi bir algı oluşturmuştun ki bana yine soruldu, niye tartışma açtığım ortak arkadaşlarımız tarafından. Maksadın bu algıyı oluşturmak değilse de oluşturmuşsun. Ben kardeşine yada senin herhangi bir akrabana sataşmadım. Senin sayfanda senin iletin altına yorum yazdım. Kardeşin gelip “Gökçeye söylemeyeceksin bunu, bana söyleyeceksin” dedi. Demedi mi Gökçe? Ama yine de sataşan ben mi oluyorum.
Peki sen alındığını üzüldüğünü düşündüğün herkese ulaştığını söyledin. Bana ulaştın mı? Bu tavuk ciğerli sözünün beni ne sebeple yaraladığını oradaki hassasiyetimin ne olduğunu, olayın siyasi boyutu haricinde başka bir boyutu olduğunu öğrendin mi? Hayır. Arayacağım demene rağmen. Tamam no.lar yoktu, bana sorabilirdin.
Adım attığını ama buna cevap vermediğimi söylüyorsun. Facebokta, arabayla alakalı iletimin altında bir yorumun var, bir de burda yazdıkların. Sen ulaşman gerekenlere telefonla ulaştığını belirttikten sonra ben bunları neden adım olarak algılayayım.
Lütfen ben rica ediyorum, forumda ben yazmak istemediğimi belirttim bu konuda daha da önce. Arkadaşların bu konuda yargı merci, hakem pozisyonunda olmasını istemiyorum. Burası şikayet makamı değil. Lütfen burda benim hakkımda yazma. Konuşmak istersen, telefonlaşabiliriz. Ben kimseyi ne düşman belledim, ne zıt belledim.
Simurganka ve aslıyla da kırgınlıklar oldu. Aslının fikrini bilmiyorum ama Özlemin görüşü belli. Bak ben onun silmedikleri arasındaki tek karşıt fikirliyim. Bu birşey ifade ediyor mu? Sorunlar Konuşup çözüldü. Karşıt fikre tahammülsüz değilim yani.
Ben isnat ettiğin üzere itişme meraklısı da değilim. Ama benim de sizler gibi kutsallarım var. Konuşmayacaksak, belki bunlarla alakalıdır de geç ama burdan yazma lütfen.