Cuma günü (25 Nisan) eklenecek olan Beni Kalbine Yaz'ın "19.Bölüm : Kitana VS Scorpion" bölümünden mini alıntılar 
EYLÜL & MERAL SAHNESİ
"Gizem ile sohbet ettik demiştim ya..."
"Evet ne oldu?"
"O konuşmada bana yıllar önce buradan kaçar gibi gitme sebebinin ne olduğunu anlattı. En yakın arkadaşına sırılsıklam aşıkmış ama olmayacak bir şey olduğunu düşündüğü için buralardan gitmiş. İşin kötüsü ona hâlâ aşık!"
Az önce benim yaşadığım şokun bir benzerini de şu an Meral yaşıyor olmalı ama korkmasın çünkü onun cephesinde asayiş berkemal. Yani vukuat yine bendeniz bela çekici Eylül'ün mıntıkasında. Meral kısa bir an sessiz kalıp duyacaklarının korkusunu yaşayarak salona doğru bakarken bir yandan da "Selim miymiş yani?" deyince amca yeğene bakarken dalmışım herhalde çünkü düşünmeden etmeden "Yok sen rahatsın! Yine döndü dolaştı mevzunun ucu bana dokundu. Bela çekiciyim ya ben biri gidiyor biri geliyor!" deyiverdim.
Meral ne düşündü bilemiyorum ama tam bana bir şey diyecekken doktorun karşımda güle oynaya Kaan ile şakalaştığını görüp elimde olmadan yükseldim ve "Doktormuş!" dedikten sonra gözlerimi bu rahatlıkta bir dünya devi olan adamdan ayırmadan "Bu adam var ya benim sinirlerimi çok bozuyor!" dedim. Böyle deyince Meral de şaşırdı tabii.
"Sen bunu nereden biliyorsun?"
"Kendi ağzıyla söyledi"
"Gizem mi?"
"Evet az önce bahçede sıkıştırdım o da söylemek zorunda kaldı. Ben Selim'den bahsediyor sanıyordum ama bir baktım ki yine olayın başrolünde bizim flörtöz doktorun ta kendisi varmış"
"Ahmet ağabey biliyor muymuş peki?"
"Hayır bilmiyormuş çünkü gizemli Gizem'imiz ona bundan hiç bahsetmemiş. Bana da sen de söyleme lütfen dedi"
"Ee! Ne olacak şimdi?"
"Bir şey olmayacak. Hadi sen git kocanın yanına ben de gidip bir hâl hatır sorayım şu şeytan tüylerini tek tek yolduğumunun doktoruna!"
"Eylül dur saçmalama! Ahmet ağabeyin ne suçu var?"
"Ben malımı bilirim Meral! Kesin kıza ümit verici birkaç kelam edip arada da çapkın çapkın bakışlar atmıştır o!"
"Sen niye bu kadar kızdın ki? Ahmet ağabeyin gönül işlerinin seni bu denli ilgilendirdiğini bilmiyordum"
"İlgilendiriyor çünkü adam tanıştığımız günden beri belli ki beni baş cariyesi yapmaya çalışıyor!"
AHMET & EYLÜL SAHNESİ
"Dikişlerini aldırmışsın doktor"
"Aldıralı bayağı oldu. Ee! Malum olaydan sonra görüşemeyince..."
"Başlatma şimdi malum olayına! Bakıyorum iz falan kalmamış senin esmer çirkini kahrolmadı mı?"
"Feride mi?"
"Vay be! Kimden bahsettiğimi de hemen anladın. Helal olsun ne diyeyim"
"Dikişlerimden bahsediyoruz çağrışım yapması gayet normal değil mi? Ayrıca oyuna başlamadan önce de kızdan kod adı esmer çirkini diye bahsetmiştin"
"Her lafa da bir sayfa dolusu cevap!"
"Bir dakika bir dakika! O etrafımda dönüp başa bıçak saplama hareketini nasıl yaptın?"
"Bir ara mutfağa gel canlandırmalı olarak gösteririm. Ee! Kahrolmadı mı senin ki?"
"Niye kahrolsun ki?"
"Hastanenizin en gözde cerrahında iz bırakacağı için etekleri zil çalıyor gibi bir hali vardı da"
"Keşke birileri de kalbime attığı iz için endişeleniyor olsa... diyeceğim ama Eylül biraz soluk aldırsan diyorum en azından adam ayağa kalksın öyle vur"
"Karışma işime oyununu oyna kalbinin izine de başlatma şimdi! Dikişlerini kim aldı peki?"
"O gün sen de duydun"
"Neyi duydum?"
"Feride başkasına yaptırırsam bozulacağını söylemişti"
"Bu dikişlerini o mu aldı demek oluyor?"
"Ee..."
"Doğru söyle doktor yeminlen daha yere bile düşemeden komboyu çakarım şaftın kayar!"
AHMET & EYLÜL SAHNESİ
"O ameliyatı yapmayacaksın değil mi?"
"Ben doktorum Eylül"
"Yani?"
"Yani önceliğim her şartta hastamın kararına bağlıdır. Kendisi ameliyat olmayı istiyorsa ben de elimden geleni yaparım buna da kimse engel olamaz"
"Ama doktor!"
Bu konuşma burada kesilmek zorunda kaldı çünkü doktor garip bir yüz ifadesiyle gömleğinin üstten iki düğmesini çözüp emniyet kemerini de gevşetmeye başladı. Böyle olunca da konuyu unutup bütün dikkatim ona kaydı. Bir sıkıntısı mı var diye düşünüp tam soracakken de aniden arabayı kenara çekip "Midye yer misin?" diye sordu. O kadar şeyin üstüne... Yok artık!
"Durup dururken ne midyesi doktor? Tabii ki onca şeyin üzerine yiyemem"
"O halde bana bir yerlerden limon bulmamız lazım"
"Limon mu? Ne alaka ya!"
"Telaş etme ama ben şu an kendimi pek iyi hissetmiyorum galiba"
"Ne? Ne oldu neden öyle oldu? Doktoor! Kalbin falan yok değil mi?"
"Kalbim... En son kalbimi çok güzel bir kadına kaptırdım ve hâlâ kendisinde ikamet ediyor"
AHMET & EYLÜL SAHNESİ
"Peki benim bugünkü talihsizliğimi neye bağlamalıyım?"
"Canımı sıkıyorsun demiştim ya ne çabuk unuttun"
"Bu kadar yüksek tepkiler vermene neden olacak ne yapıyorum inan anlayamıyorum"
"Ona bakarsan ben de aynı anda bu kadar kıza nasıl mavi boncuk dağıttığını anlayamıyorum doktor! Bu da özel bir yetenek olsa gerek"
"Bu kadar kıza derken?"
"Alfabetik sıraya göre mi gideyim yoksa ortaya karışık mı yapayım?"
Neden bahsettiğimi anlayamamış gibi bakınca ben de bir gözüm onda olarak "İlk sırada Cilveli Köstebek lakaplı Derya Üstündağ!" dedim. Şaşırarak "Derya mı?" diye sorunca ben de neden bu kadar şaşırdığını anlamadım ama açık olmaktan zarar gelmez diyerek sözüme devam edip "Aşıkmışsın ya kadına..." dedim. Çok mu direkt söyledim? Biraz öyle oldu galiba. Gözlerini kısa kısa bana doğru bakıp kalınca bunu garipsemiş gibi bakışlarımı ona yönlendirip "Hadi ama doktor! Ona aşık olduğunu kendi kulaklarımla duydum" demek zorunda kaldım. Alnını ovalarken aynı anda da "Nerede duydun bunu?" diye sorunca o facia sahneyi gözümün önüne getirip "Tanıtım gecesi terastayken kardeşine Meral'e değil Derya'ya aşığım dediğini duydum. Uzun zamandır da seviyormuşsun şu Bayan Sağ Kol'u. Ben de oradaydım doktor Meral ile canlı canlı sizi izliyorduk" dedim. Öylece bakıp kaldı. O an orada olduğumuzu fark etmemiş herhalde...
AHMET & EYLÜL SAHNESİ
"Sormak istediğin başka biri yok mu?"
"Şimdilik yok ama olursa seni nerede bulacağımı biliyorum"
"Ama bir kişiyi atladın. Hatta en önemli kişiyi atladın"
"Kimi atla... Başka kim var ki?"
"Eylül Acar var mesela..."
"Hımm... Sen bana yalan söylemedin ben de sana söylemeyeceğim. Şu sıralar Eylül Acar ile ilgili senin ağzından bir şey duymak istemiyorum galiba"
"Halbuki bütün soru işaretlerini silecek cevaplar ondaydı"
AHMET & EYLÜL SAHNESİ
Ela haklı... Her yönüyle bana hitap eden bu adama aşık olmaktan korkuyorum galiba. Keşke karşıma Buğra'dan önce çıkmış olsaydın be doktor. Belki o zaman ben de kalp kırıklığının ne demek olduğunu bilmeyen bir Eylül olarak daha gözü kara çıkardım karşına.
Evin önüne geldiğimizde başta ikimizden de çıt çıkmadı ama sonra ona doğru dönüp bu sessizliği bozarak "Beni eve bıraktığın ve sorgu sırasında da hiçbir sorun çıkarmadığın için teşekkür ederim" dediğimde ikimiz de gülümsedik. Gerçekten de resmen sorguya çektim adamı o da paşa paşa her soruma cevap verdi. Emniyet kemerini çözüp "Benim için zevkti" deyince ona dikkatle bakarak "Benim içinde öyleydi. İyi geceler doktor" dedikten sonra tam arabanın kapısını açarken "Eylül bekle" diyerek diğer elimi tuttu. Elini elimin üzerinde hisseder hissetmez ona doğru döndüm.
Bir şey söyleyecekmiş gibi dudaklarını belli belirsiz oynattıktan sonra hiç beklemediğim bir soru sorarak "Sana karşı hiç mi şansım yok?" diye sordu. Neden bu kadar açık sözlü olmak zorunda ki diye düşünürken ona ne diyeceğimi de bilemedim. İşin kötüsü o da benden bir cevap beklediğini belli eder gibi yüzüme bakıyordu. Net olmayınca o da iki arada bir derede kalıyor olmalı.
"O bahsettiğin şansı sana değil kendime veremiyorum doktor"
"Ama neden?"
"Hani doğru yer doğru insan ama yanlış zaman denen lanet olası bir şey var ya... İşte bizim seninle karşılaşmamız tam da öyle bir zamana denk geldi"
Diğer görseller