Elif20 'den Kıssadan hisseler bölümü ( acizane )

Hayriye2010

Aktif Üye
Katılım
2 Eylül 2010
Mesajlar
145
Tepki
115
Puan
43
Konum
İstanbul
emeğine kaleminyüreğine sağlık Ellif Kardeşim Rabbim Razı olsun senden İnşallah okuduklarımızdan dersler almayı ve güzel ameller işlemeyi nasip eylesin Yüceler yücesi Rabbim inşallah
 
OP
E

elif20

Daimi Üye
Katılım
31 Temmuz 2011
Mesajlar
3.744
Tepki
5.423
Puan
113
Yaş
33
Konum
Mersin
Bağdat. Dul bir kadın. Altı öksüz çocuğu ve bir de ihtiyar ana. Kadın geçimi sağlamak üzere, hafta boyu el emeği verir, göz nuru döker iplik eğirir, pazara çıkar ve anası ile çocuklarının rızkını temin etmeye çalışırdı.

Vakti tamam olunca bu dul kadın vefat eder, çocukların bakımı ise ihtiyar kadına kalır. Kadın pazara her hafata çıkamıyor, ip eğiriyordu. Bir zaman baktıki altıyüz dirhem kadar ip eğirmişti, pazara götürmeye karar verdi.

– Ya Rabbi! Bu öksüzlerin, yetimlerin rızkını ver, diyerek sabah erkenden pazarın yolunu tuttu. Yolda giderken Şeyh AbdülkadirGeylani Hazretlerinin evinin önünden geçiyordu. Onu görünce durakladı. Şeyh mürüdleriyle sabah namazından çıkmıştı, yaşlı kadını görünce duraklayarak:
- Hoş geldin bacı, nereye gidiyorsun?
- Bir miktar ipliğim var, pazara götürüp satacağım.
- Ver bakalım. Benden altıyüz dirhem ip isteniyor, bunu ver de ben satayım.
- Memnuniyetle, lütuf buyurmuş olursunuz, efendim dedi ve ipi verdi.

Abdülkadir Geylani Hazretleri eline aldığı ipi şaka yollu mescidin damına atınca hemen nereden geldiği belli olmayan büyük bir kuş gelip, ipi kapıp gider. Kadın bu nebiçim şaka diye kendi kendine söylenmeye başlayınca, müritler kadına itiraz etmemsi için işaret ettiler, kadında daha fazla bir şey demedi.

Hazreti Şeyh kadına dönerek.
- Hatun canını sıkma, ipliği satmaya gönderdim, parası gelsin ne kadar etti se alırsın.
- Pekala, diyerek gider, ertesi gün gelir.
- İpilik satıldı mı?
Abdülkadir Geylani Hazretleri:
- İplik satıldı, fakat parası henüz gelmedi. Bir hafta hadar bir zaman içinde gelir.
Kadın bir hafta sonra gelir, para henüz gelmemiştir, kadına:
- Yarın gel, paranı al.
Kadın, pazara niye gitmedim, şimdi param elimde olurdu hayıflana hayıflana evine gitmek üzere iken, Mürütler:
- Bir gün daha sabret bakalım mevla ne gösterecek, derken bu işin sade bir şaka olmadığının farkında idiler.

Ertesi gün oldu. Abdülkadir Geylani Hazretlerinin huzuruna o ana kadar görülmeyen bir heyet geldi. Bin altın takdim ettiler. Müritler heyete bu kadar paranın ne olduğunu, niçin Şeyhe takdim ettiklerini sordular. Gelenler tüccar olduklarını belirterek:
- Altınlar Hazreti Şeyhindir. Denizde yolculuk yaparken fırtına sebebiyle geminin yelkeni delindi, yol alamaz olduk, denizin ortasında kalacaktık. Kaptana bir çaresi yok mu diye sorduğumuzda:
- Altıyüz dirhem ip olsa geminin yelkenini onarır, yolumuza devam ederdik ama, şu anda nerede bulacağız, dedi.
Biz ellerimizi kaldırarak Allaha dua ettik ve duamızda:
- Ya Sultanul Arifin bize altıyüz dirhem kadar ip gönder, sana bin altın vereceğiz diye yalvardık. Bir de baktık ki, bir kuş gelip altıyüz dirhem ipliği geminin güvertesine bırakıp uçtu gitti. Şimdi o adağımızı yerine getirdik, dediler.

Tüccarlar ayrıldıktan bir müddet sonra, ihtiyar kadın gelip sordu.
- Para geldi mi efendim?
Şeyh bin altını kadına verirken:
- Benim satışım seninki kadat kârlı olmuş mu?

Kadın bir anda zengin olmuştu. Abdülkadir Geylani Hazretleri’ne teşekkür ederek huzurdan ayrıldı.
 
OP
E

elif20

Daimi Üye
Katılım
31 Temmuz 2011
Mesajlar
3.744
Tepki
5.423
Puan
113
Yaş
33
Konum
Mersin
Ebû Hureyre radıyallahu anh Peygamber aleyhisselâmın şöyle buyurduğunu anlatır.

Cehennem ateşine giren kimselerden iki kişi şiddetli bir şekilde feryâd etti.

Bunun üzerine Allahü Teâlâ:

— Çıkarın şunları! diye emir buyurdu.

Çıkarılınca kendilerine:

— Neden feryadınız çok şiddetlendi? diye sordu. Onlar

— Bize merhamet edesin, diye böyle yaptık, diye cevap verdiler. Allahü Teâlâ:

— Benim size rahmetim, gidip kendinizi, önceden bulunduğunuz ateşin içerisine tekrar atmanızdır, buyurdu.

Dönerler ve bunlardan birisi, kendini tekrar ateşe atar. Allahü Teâlâ da, kulu emrine uyduğu için ateşi soğuk ve selâmet kılar. Diğeri ise yerinde durur ve kendini tekrar ateşe atmaz.

Allahü Teâlâ kendisine:

— Niçin arkadaşının attığı gibi, sen de kendini ateşe atmadın? diye sorar.

Adam,:

— Ey Rabbim, muhakkak ki ben, ateşten çıkarıldıktan sonra tekrar beni oraya atmayacağınızı ümid ve niyaz ederim, diye cevap verir. Bunun üzerine Allahü Teâlâ:

— Niyaz ve ümidin kabul olunmuştur, buyurur ve Rablerinin rahmeti ile her ikisi de Cennete girerler.

(Tirmizî)
 
OP
E

elif20

Daimi Üye
Katılım
31 Temmuz 2011
Mesajlar
3.744
Tepki
5.423
Puan
113
Yaş
33
Konum
Mersin
Hazreti Ömer radıyallahu anh Peygamber aleyhisselâmın şöyle buyurduğunu anlatıyor:

Allah'ın kulları arasında öyle kimseler vardır ki, Peygamber ve şehîd olmadıkları halde, kıyamet gününde Allah nezdindeki mevkileri sebebiyle Peygamberler ve şehîdler de onlara gıpta edeceklerdir.

Sahabîler:

— Ey Allah'ın Resulü, bunların kimler olduğunu bize bildirir misin? diye sordular.

Resûlullah aleyhisselâm:

— Onlar, aralarında akrabalık olmadan ve alış - veriş münasebeti bulunmadan, Allah sevgisi ile sevişenlerdir, Allah'a yemin ederim ki, onların yüzleri nurdur ve kendileri nurdan yaratılmış minberler üzerindedirler. İnsanlar korktuğu zaman, onlar korkmazlar, insanlar hüzünlü oldukları zaman da onlar hüzünlü olmazlar.

(Ebû Davud)
 
OP
E

elif20

Daimi Üye
Katılım
31 Temmuz 2011
Mesajlar
3.744
Tepki
5.423
Puan
113
Yaş
33
Konum
Mersin
Hazreti Âişe radıyallahu anhâ anlatıyor:

Allah'ın Resulü bacakları açık bir vaziyette benim odamda oturmakta iken, Hazreti Ebû Bekir içeriye girmek için izin istedi. Peygamber aleyhisselâm halini değiştirmeden girmesine izin verdi. Kendisi ile konuştu. Sonra Hazreti Ömer izin istedi. Ona da, aynı hal üzerine, girmesi için izin verdi ve konuştu. Sonra Hazreti Osman girmek için izin istedi. Bu defa Peygamber aleyhisselâm kalkıp oturdu. Elbisesini düzeltti. Bundan sonra Hazreti Osman'ın girmesi için izin verildi ve kendisi ile konuştu.

Sonra Hazreti Âişe, Allah'ın Resulüne dedi ki:

— Ya Resûlallah, Ebû Bekir geldi, fâzla bir davranışta bulunmadın. Hazreti Ömer girdi, Ona da aynı şekilde davrandın. Fakat Hazreti Osman girince, kalkıp oturdun ve elbiseni düzeltip vaziyetini düzelttin, dedi.

Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdular:

— Ey Âişe, Meleklerin bile kendisinden haya ettiği bir kimseden haya etmiyeyim mi?

Bir rivayette ise: Osman utangaç bir kimsedir. Bulunduğum hal üzerine kabul etseydim, utancından istediklerini arzedemeyecek diye endişe ettim, buyurdular.

(Müslim)
 
OP
E

elif20

Daimi Üye
Katılım
31 Temmuz 2011
Mesajlar
3.744
Tepki
5.423
Puan
113
Yaş
33
Konum
Mersin
Ebû Hureyre radıyallahu anh, Peygamber aleyhisselâmın şöyle anlattığını bildiriyor:

Peygamberlerden birini bir karınca ısırmıştı. O da bütün karınca yuvasının yakılmasını emretmişti. Bunun üzerine Allahü Teâlâ o Peygambere şöyle vahyetti:

— Bir tek karınca seni ısırdığı için, ümmetlerden Allah'ı teşbih eden bir ümmetin hepsini mi helak ettin?

(Buharı, Müslim, Ebû Davud, Neseî)
 
OP
E

elif20

Daimi Üye
Katılım
31 Temmuz 2011
Mesajlar
3.744
Tepki
5.423
Puan
113
Yaş
33
Konum
Mersin
Ebû Hureyre radıyallahu anh Peygamber aleyhisselâmın şöyle buyurduğunu anlatır.

Cehennem ateşine giren kimselerden iki kişi şiddetli bir şekilde feryâd etti.

Bunun üzerine Allahü Teâlâ:

— Çıkarın şunları! diye emir buyurdu.

Çıkarılınca kendilerine:

— Neden feryadınız çok şiddetlendi? diye sordu. Onlar

— Bize merhamet edesin, diye böyle yaptık, diye cevap verdiler. Allahü Teâlâ:

— Benim size rahmetim, gidip kendinizi, önceden bulunduğunuz ateşin içerisine tekrar atmanızdır, buyurdu.

Dönerler ve bunlardan birisi, kendini tekrar ateşe atar. Allahü Teâlâ da, kulu emrine uyduğu için ateşi soğuk ve selâmet kılar. Diğeri ise yerinde durur ve kendini tekrar ateşe atmaz.

Allahü Teâlâ kendisine:

— Niçin arkadaşının attığı gibi, sen de kendini ateşe atmadın? diye sorar.

Adam,:

— Ey Rabbim, muhakkak ki ben, ateşten çıkarıldıktan sonra tekrar beni oraya atmayacağınızı ümid ve niyaz ederim, diye cevap verir. Bunun üzerine Allahü Teâlâ:

— Niyaz ve ümidin kabul olunmuştur, buyurur ve Rablerinin rahmeti ile her ikisi de Cennete girerler.

(Tirmizî)
 
OP
E

elif20

Daimi Üye
Katılım
31 Temmuz 2011
Mesajlar
3.744
Tepki
5.423
Puan
113
Yaş
33
Konum
Mersin
Amir bin Sa'd radıyallahü anh babasından naklen anlatıyor:

Peygamber aleyhisselâm ile beraber Medine'ye gitmek üzere Mekke'den yola çıktık ve Azverâ isimli mıntıkaya yaklaştığımızda, Nebiy aleyhisselâm indi ve ellerini kaldırıp bir müddet Allah'a dua ettikten sonra yere kapanıp secde etti. Secdede uzun bir süre durdu, yine ellerini kaldırıp bir müddet Allah'a duada bulunduktan sonra yere kapanarak secdeye vardı; yine Uzun bir süre durduktan sonra tekrar ellerini kaldırarak, bir süre daha Allah'a dua etti ve sonra yere kapanarak secde etti. Bundan sonra da şöyle buyurdu:

Muhakkak ben Rabbime yalvarıp ümmetim için şefaat ettim de Rabbim ümmetimin üçte birinin günahlarını affetti; bunun üzerine, şükürde bulunmak için secdeye kapandım. Sonra başımı kaldırarak ümmetim için Rabbime yalvardım da yine üçte birinin daha günahlarını bağışladı; bunun üzerine, şükretmek için secdeye vardım. Sonra başımı kaldırdım, ümmetim için Rabbime yalvardım da, ümmetimin son üçte birinin de günahlarını bağışladı ve Rabbime secde etmek için yere kapandım.

(Ebû Davud)
 

felisity

Daimi Üye
Katılım
17 Şubat 2011
Mesajlar
1.551
Tepki
1.778
Puan
113
Konum
ADANA
ne kadar güzel bir konu olmuş bu gerçekten byıldım çok teşekkürler, bunları okumak çok güzel geldi bana. takipteyim.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

    Üst