günaydın kızlar.
keyifsiz bi haftasonun peşine daha da keyifsiz bi haftabaşından merhabalar. (hastayım şu dj. ler gibi sizi selamlama şeklime (şeklime sıçalar))
Aden çok hasta. bi türlü toparlayamdı kendini çocuk. geçen anlatmıştım hani annem öylesine öksürüyor diye hastaneye götürmüştü de Aden'i, dr. " aaa boğazda çok enfeksiyon var hava verecez çok tıkanmış olmazsa yatıracaz" falan demişti de zar zor oksijen fayda etmişti çocuğa da akşama çıkmıştık hani hastaneden.
c.tesi akşamı kuzene gittik akşam. gayet iyiydi Aden. oynadık güldük falan. uyudu Aden orda. gece uykusuna yattı yani. nese eve geldik yatağına yatıracam, yine borazan gibi öksürdü bu 5-6 kez. aha dedim yandık geliyor tekrar hastalık herhalde ve apansız ağlamaya başladı. ama nasıl ağlama. yok uyumuyor çouk burnunu çekiyor fırt fırt, yutkunamıyor falan...
neyse o geceyi kucağımda uyuyarak geçirdi. koltukta sabaha kadar uyumadan uyumasını bekledım Aden'in. yatırınca burnu tıkanıyor nefes alamıyor ve ağlıyordu çocuk. ben oturur pozisyonda onu kucağımda tutunca da dik olduğundan tıkanmıyor, uyuyordu. ateşi yoktu Allah'tan. ertesi sabah oldu kahvaltı yapmak istemedi. ne versem almadı. emmek istedi sadece. dedim onur kalk acile gidiyoruz boğazları enfeksiyon kaptı yine bunun yutkunamıyor. gittik acile, idrar tahlili , boğaz kültürü bi de kan tahlili istedi doktor. idrarı kolay atlattık. idrar poşetini takar takmaz korkudan işedi yavrum da beklemedik işesin diye. boğazda zorlandık biraz çubuğu görünce ağladı çok kuzum. canı yanacak sandı. ama o kan varya o kan Allah'ım düşmanımın başına verme. biri kolunu sıkar, biri damarı bulamaz. biri annesi sen sakin ol der.. Aden avaz avaz bağırır
neyse idrar hemen çıktı bol bol enfeksiyonumuz varmış. amoklavin başladık 10 gün. dünya ilaç verdi falan. eve geldik. Aden bi ateşlendi. Aman Allah'ım. düşmüyor bi türlü lanet. ılık suyla banyo yaptırdım yok, ateş düşürücü verdim yok. ateş 38-39 arası gidip geliyor. zaten bana yapışık olan çocuk bu sefer ne anneme ne onura yok gitmiyor. yapıştı bana. bana yapıştıkca da ateşi hepten çıktı. naparsak yapalım inmedi. tüm gece yine kucağımda uyuymaya çalıştı. ama uyuyamadı tabi. mahvolduk sabaha kadar. küçücük bi bebe sabaha kadar nasıl avaz avaz ağlar ya hemde "Anneeeee annee, Adenn adenn" diye diye
sabah oldu doğru yine hastaneye. ateşi bi ölçtü doktr ilk önce ateşi düşürmemez lazım bu ne ya dedi. hemen banyo dedi. dedım yavrumu soğuk sulara mı atacaklar, üstüne hortumla soğuk su mu tutacaklar ne yani dedim. (artık nasıl kaptırmışsam kendımı) yok annesi ılık su tedavısı ama acil dedi. revire gittik, baş, eklem yerleri, kasıklarına ıslak pamuklar koyduk annemle sürekli. (meğrsem biz yapacakmşız. oyle su tedavisi deyınce ben su dolu kuvete falan sokacaklar çocugu sandım. ehe malım galıba bıraz) o esnada aden yine ağladı tabi sürekli. en son çaresiz kaldı ve sessizliğe büründü. ne yaparlarsa yapsınlar kabullendi yavrum. koca adam gibi olgun olgun durdu. revirde çıplak, bi çare kaderine mahkum oldu kuzum. o kadar savunmasızdı ki başladım ağlama sinirden. dedim ne biçim memleket burası oğlumu acil olarak götürebileceğim bi özel hastane bile yok. şu hale bak, çingenlerin (kızlar kusura bakmayın insan ayırmayı sevmem de kokuyolar be kardeşim) yattıkları yerde benim mis kuzum da yatıyor
![:( :( :(](data:image/gif;base64,R0lGODlhAQABAIAAAAAAAP///yH5BAEAAAAALAAAAAABAAEAAAIBRAA7)
derken yan sedyeye bi kız çocuğu geldi. YÜCE RABBİM resmen al dedi sana dert göstereyim. "Aden'de bişey yok sadece üşüttü, ateşi var ve ilaçla düzelecek bi sorun ama şu yanına gelen kız çocuğuna bakarsan bana ve Aden'in bu haline şükredeceksin. "
kız 2 yaşındaymış, bedensel ve zihinsel özürlü. minicik.
![:( :( :(](data:image/gif;base64,R0lGODlhAQABAIAAAAAAAP///yH5BAEAAAAALAAAAAABAAEAAAIBRAA7)
konuşmayı, yürümeyi bilmiyor. değil yürümek desteksiz bile oturamıyor. boynunu tutamıyor. solunum problemi varmış. evde de sürekli makinaara bağlı yaşıyormuş. doktorlar aileye en fazla 2-3 yaşına kadar yaşar demişler. anne hala çok umutlu ama. kocası asgari ücretliçalışan, kendisi köylü bi kadıncağız. bi çocuğu daha varmış evde. onda şükür bi sorun yokmuş.
o anlattı ben bencilliğime ağladım. ama nasıl ağlama. derken kuzenin eşi ( hani bebeklerini sma hastalığı yüzünden kaybedenler) geldi. görür görmez anladı çocuğun problemlerini. kadına çok yardımcı oldu, anlattı, ben burda çalışıyorum her seferınde benı bulun dedı. ne gerekırse yaparız dedı. ellerini tuttum eda'nın. (adı eda'ymş meleğin) kırılacak gibi incecık. baktı bana ağzında borular, hortumlar, oksıjen maskesi bakıp ağladı yüzüme.
sonra aden'e baktım yatmış yatakta sessizce uyuya kalmış, ılkokulda yaptığımız noel baba şapkaları gibi, alnında boynunda pamuklar... büzülmüş üşüyor ama içten de yanıyor kuzum. şükrettim halime. yavrumun haline. en fazla 5-10 gün daha çekeriz b hastalığı eda ömür boyu o da sınırlı ömrünce çekecek şu hastalığı diye.
Rabbim hastalığın bile iyisini versin. dermensız dert vermesin.
sonra dr. geldi ateşine baktı ama kafasındaki ateş düşmedi bi türlü. en son novalgıne yaptılar ve anında düştü. gece boyunca ıyıydı ama yine de hasta işte. evde oyle bırakıp işe gelmek zorunda kaldım.
şimdi konuştum annemle ateşi düşükmüş, burnu tıkalıymış ama ıyıymış.
off offff.